8 Ağustos 2011 Pazartesi

Yolcu - JOHN TWELVE HAWKS


Uzun zamandır sürdürdüğüm geleneğimi bozup bir yabancı "bestseller" okudum. Adı Yolcu.

En son okuduğum "bestseller" Dokuzlar Yasası'ydı. (Blogumun ilk gönderisidir aynı zamanda, okumak isteyenler için: tık) Hem Dokuzlar Yasası'na hem de Yolcu'ya bakacak olursak ikisi de paranoyak-şizofrenik gerilim kitapları. Bu seçimlerimin "vampirkurtadammelek-mania"ya karşı koyduğum tavırdan doğduğu su götürmez bir gerçek. Hatta "o" tarz kitapların beni tamamen yabancı "bestseller"lerden soğuttuğunu daha önceki birkaç yazımda da bahsetmiştim. Tüm bunları bir yana bırakıp, Yolcu'dan bahsetmek en doğrusu...

Yolcu; "Büyük Düzen" adını verilen içinde yaşadığımız sistemi, farklı âlemleri, bu alemleri ziyaret etme yeteneğine sahip insanlar olan Yolcu'ları, onları koruyan Soytarı'ları, Yolcu'lara rehberlik eden Kılavuzları konu alan bir kitap. Baş karakter konumundaki Maya güçlü kadın imajına sahip bir hanım kızımız. Yazar ona kömür karası saçlar, buz mavisi gözler ekleyip güçlü, yetenekli, ulaşılmaz ve son tahlilde insanüstü bir kadın imajı veriyor. Ama bir farkla. "Bayan Mükemmel"e kendini sorgulama yetisini, kararsızlık duygusunu, iş ve aşk çıkmazlarını da ekliyor. Maya içinde olduğu kader başlarda yok sayıp, sıradan hayatın -yani kitaptaki adıyla Büyük Düzen'in- içinde yaşamakta kararlı olsa da babasının ani ölümüyle u dönüşü yapıp yeryüzündeki son Yolcu'ları bulma macerasına çıkıyor. Çünkü çağlar boyu yeryüzündeki iktidarlarının sarsılmasını istemeyen Büyük Düzen sahibi Biraderler, önceleri Yolcu'ları öldürseler de artık bu durumdan vazgeçip onları kullanmak gerektiğini düşünüyorlar ve bu eksende bir plan hazırlıyorlar. Tabii ki Maya'da bu kötü sondan tek kurtuluşun Yolcu'ları kurtarmak olduğunu bildiğinden yola koyuluyor.

Yolculuğu boyunca binbir türlü macera yaşayan Maya, Yolcu'lardan yalnızca birine ulaşabiliyor, (zaten kala kala iki Yolcu kalmış, belirteyim...) Gabriel'e. Diğer Yolcu'nın yani Gabriel'in  kardeşinin adı ise Micheal. Maya'nın maceralarına paralel olarak Yolcu'larımızla da tanışıyoruz. Kardeşlerden küçük olanı, Gabriel, maceracı, özgür ruhlu ve iyiliğe daha yakın. Micheal ise para düşkünü, hayal gücü dar, maddiyatçı... Daha çocukluklarında davranışlarından geleceklerin az çok kestirdiğimiz kardeşler önceleri babalarının Yolcu olduğunu bilmiyor. Tam ortalığın kızıştığı anlarda annelerin ölmeden önceki son sözleriyle gerçeği öğrenen kardeşler, daha sonra Tabula (Biraderler) ve Maya tarafından çekilen ipin ortasında kalıyorlar. Sonuç tahmin edilebilir: Micheal kötü tarafa geçiyor, Gabriel ise Maya'nın yanına.

Yolcu olduklarına bir türlü inanamayan kardeşler için kader ağlarını farklı farklı örüyor. Gabriel eski ama kadim yöntem olan Kılavuzlardan eğitim alırken, Micheal ise 3B3 adlı uyuşturucu kimyasalla işi kolayca hallediyor. Yolcu olmak için hava, su, toprak, ateş engellerini aşmak gerekiyor. Yolcular bu dört sınavı geçince altı farklı âleme yolculuk yapabiliyor. (İçinde bulunduğumuz "normal" dünya Dördüncü Âlem oluyor.)

Tüm bu olanlar ha deyince olmuyor tabii... Büyük Düzen'in kameraları, ses sistemleri, kızılötesi tarayıcıları, ajanları her yerde. Büyük Düzen Tabula tarafından kurulmuş bir şebek. İngiliz filozof Jeremy Bentham'ın Panopticon fikri üzerine kurulmuş Büyük Düzen öyle bir sistem ki, akıl almaz. Panopticon hapishanesi, gardiyanın yüzünün asla görülemeyeceği, hareket ettiğinin asla duyulamayacağı biçimde tasarlanmış. Kulede gardiyan olabilir de, olmayabilir de. Hükümlü, devamlı gözetim altında olduğunu varsyamak zorunda. Bir süre sonra bu farkındalık onun bilincine yerleşiyor. Sistem mükemmel çalıştığında gardiyana gerek kalmıyor. Kısacası insanlara izlendikleri fikri aşılanırsa, izlemeye bile gerek kalmadığı ana düşünce.

Kitap boyu, bilimsel dil ustaca kullanılıyor. Tüm izleme sistemlerini, Maya'nın kılık değiştirmesini, kuantum bilgisayarların işleyişini, nörolojiyi, genetikle oynamanın sonuçlarını alelade anlatmıyor John Twelve Hawks. Her işlenen konuyu düzgün bir zemine oturtan yazar, kurguyla-gerçeği iç içe geçiriyor. Yani paranoyak mı oldum bilemedim, bir tedirginlik çöktü üzerime kitap bitince. Laf olsun diye kaos teorileri üreten onca kitabın aksine Yolcu derin bir araştırmanın sonucu.

Kitabın kurgusu, Maya ve Gabriel'in bir türlü kesinleşmeyen aşkları, Maya'nın babasıyla sorunlu ilişkisi, Micheal ve Gabriel'in ihanet-sadâkat arasında gidip gelen sorunlu kardeşlikleri gibi olguların üzerine yerleşmiş durumda. Ayrıca Nathan Boone, Dr. Richardson, Kennard Nash, Vicki Fraser karakterleri de oldukça güçlü. Her karaktere gereken yeri verme konusunda yazar oldukça başarılı.Tabula'nın paravan hayır kurumu Evergreen Vakfı ve Jonesie tarikatı gibi kurguların da anlatım başarısı oldukça yüksek.

Yolcu'nun alamet-i farikasının sebeplerinden biri de yazarı John Twelve Hawks. Bu ad yazarın takma adı. New York, Londra ve Los Angeles'ta yaşayan J.T. Hawks Şebeke'nin içinde yaşamayı reddediyor. Kitabı yayıncısı Random House'a internet aracılığıyla gönderiyor, e-mail'le röportaj veriyor. Yazıklarını "yaşayan" yazar profilinin kitabı inandırıcılık kattığı da bir gerçek. İnternet üzerinde Dördüncü Âlem Serisi bir fikir akımı haline dönüşmüş durumda. (Ayrıntılar için yayınevinin hayli ilginç sitesine: tık)

Kitabın çevirmeni Sıla Okur da büyük alkışı hak ediyor. Piyasadaki onlarca özensiz çevirinin yanında Sıla Okur'un çevirisi adeta parlıyor...


Kitabın orijinal kapağı

Yolcu harika kurgusu, heyecan dolu öyküsü ve başarılı çevirisiyle keyifli bir kitap.

Hani hep derler ya, Yolcu'yu okurken gerçekten de "soluksuz" kalabilirsiniz!

John Twelve Hawks'a, Sıla Okur'a ve Doğan Kitap'a teşekkürler...

Edebiyatla kalın!

Kubilay

5 yorum:

Begonvilli Ev dedi ki...

Belli ki Yolcu, bizi esaslı bir yolculuğa çıkaracak. Zaten ''neden farklı tarzlara yönelmiyorum?''diye soruyordum kendime. Not aldım.

Sayfa düzeni hoş olmuş. Elinize sağlık.

Kontrast dedi ki...

Selamlar,

Yolcu'yu not aldığınıza sevindim. Okuduktan sonra yorumlarınızı bekliyorum. Mutlaka paylaşın...

Sayfa düzenini beğendiğinize de mutlu oldum.

Desteğinizi için teşekkürler...

Sağlıcakla!

BAYKUŞ GÖZÜYLE... dedi ki...

Sevgili Kontrast , her zamanki gibi detaylı , bilgilendirici bir yazı olmuş.
İlginç bir kitapmış ama ben fazla gerilim okuyamıyor hatta izleyemiyorum.Bir de Bilim-Kurgu ve korku türlerini sevevmiyorum.
Gerçi bu kitap tam olarak bu kategoriye girmiyor :)
Bu arada sayfan yalın ama etkili olmuş!
Teşekkürler...

Kontrast dedi ki...

İşte beklediğim iltifat: "yalın ama etkili" :) Teşekkür ederim...

İzleyememe konusunda hemfikiriz. Ama kitap olunca sorun olmuyor sanki.

Edebiyatla kal!

Adsız dedi ki...

Yolcu kitabını geçen hafta dnr da gördüm ve biraz inceledim daha sonra forumlardan birkaç yorum okudum son olarak sizin kısa özetinizi ve fikirlerinize göz attım. Bu arada her kitap aldığımda boylesine uzun araştırma yapmam :) aslında fantastik romanları pek sevmem daha çok tarih romanları okurum , osmanlı , ingiltere , ispanya geçmişleri ile özellikle ilgilendiğim imparatorluklar yada bugun ile ülkelerdir. Tarih araştırması pek okuyamıyorum ben daha çok tarih kahramanlarının ete kemiğe bürünmesini tercih ediyorum neyse tüm bunları yazdım çünkü "yolcu" da bana öyle geldi ki olaylar birtakım tarihsel gerçeklerede dayandirıliyor yada şöyle diyebiliriz dönemler ve dönemlerin konuları tarihsel gerçekliklerle örtüşüyor bilimkurgu , fantastik v.b nin dışında. Acaba kitaba çok uzak bir yerde miyim? Sizce bu kitapta aradığı mı bulabilir miyim?

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...