27 Şubat 2016 Cumartesi

2016 Oscar Maratonu: Diğer Kategoriler

En İyi Animasyon

Kategorinin en önemli üç adayından bahsedelim:

Bu sene en iyi animasyon dalı son yıllardan pek farklı değil. Karşımızda bir Disney gerçeği dururken diğer tüm filmler formalite icabı yarışıyor. Bu sene de sürprizsiz şekilde galip belli: Inside Out. Aynı zamanda En İyi Senaryo dalında da aday olan Inside Out BAFTA'dan da galip ayrılmış durumda. Seyirciler tarafından oldukça beğenilen yapım, farklı konusuyla çıktığı andan beri dikkat çekiyor. Disney'ın amacı aslında animasyonlarını En İyi Film kategorisine taşıyabilmek olduğundan karşımızda çok katmanlı, hem çocuklara hem yetişkinlere hitap eden bir animasyon var. "Kafamızın içindeki küçük seslerle tanıştığımız" Inside Out şimdiden bir animasyon klasiği oldu.


Bir diğer aday Anomalisa ise Eternal Sunshine of Spotless Mind'ın yönetmeninden yetişkinlere yönelik bir animasyon. "Rated R" olarak kategorilendirilmiş olmasıyla dikkat çeken animasyon senenin en kıymetli yapımlarından. Stop motion olarak çekilen filmin hikayesi oldukça dokunaklı. Hepimizin kendinden bir şeyler bulacağı Anomalisa aşk, hayat, ilişkiler, yalnızlık, benlik, iletişim gibi konularda verdiği mesajlarla kelimenin tam anlamıyla yüreğimizin ta derininden etkiliyor. Hepimizin ihtiyacı olan bir film Anomalisa, kendisinin de dediği gibi "Hayat bu kadar kısayken..."

Studio Ghibli'nin son filmi olarak duyurulan When Marnie Was There (Marnie Oradayken) çizimleriyle, pastoralliğiyle ve samimiyetiyle bir başka duruyor. Hiromasa Yonebayashi'nin yeterince başarılı olamadığı düşünülürken ve de geçen sene Prenses Kaguya Masalı'nın bile Oscar alamaması gerçeği de eklenince heykelciğin çok çok uzak göründüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. İçimizdeki çocuğa hitap eden bu hikayeye siz şans verin lütfen, emin olun kalbinize iyi gelecek.

 En İyi Sinematografi
 

Bahisler bu dalda The Revenant'ı fazlasıyla işaret ediyorken benim kişisel favorim ise Carol. Yarattığı atmosferle bu ödülü hak ediyor. Yine bu kategorideki Mad Max: Fury Road ve senenin en klas yapımlarından Sicario'yu da unutmamak gerek.


En İyi Kostüm Tasarımı



Bu alanın önde giden ismi Mad Max: Fury Road ve tek adaylığı ile Disney yapımı Cinderella. Bu alanda da oldukça iddialı Carol'ı unutmamak gerek.


En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı

Mad Max: Fury Road bu alanda da ödüle oldukça yakın. Onu DiCaprio'nun unutulmaz vücut makyajını sağlayan The Revenant  ekibi takip ediyor.


En İyi Görsel Efektler:

Bu alanda Star Wars: The Force Awakens'in taçlandırılması şaşırtıcı olmayacaktır. Kişisel favorim Mad Max: Fury Road. Sürprizi The Revenant yapabilir.




En İyi Orijinal Senaryo:

Bu alanın en başarılı isminin Spotlight olduğunu söyleyebilirim, bahisler de o yönde. Siyahi adaylıkları tartışmasına sus payı için Straight Outta Compton'a da ödül verilebilir. Inside Out'un alması ise radikal bir karar olacaktır, Disney'in bundan sonraki hedeflerinde değişim yaratacağı kesin bir karar.

En İyi Uyarlama Senaryo:


  The Big Short yarışta öne çıkarken En İyi Film dalında görece geride kalan Room'un da bu kategoride yüzü gülebilir.

 En İyi Film Müzikleri:

Ennio Morricone'yi - kendisi Tarantino gediklisi olur :) - bu dalda Akademi'nin mutlu edebileceğini söyleyebiliriz, The Hateful Eight BAFTA'yı ve Altın Küreyi'da almış olmasıyla ödüle açık ara en yakın isim. (Albümü dinlemek için: https://open.spotify.com/album/6YBCE5NFQQTVuZVhBCMnSe)Belki bir ihtimal Star Wars: The Force Awakens ödülü alabilir.


En İyi Şarkı:
 
Amerikada okullarda tecavüz olaylarını mercek altına alan The Hunting Ground belgeselinin şarkısı Lady Gaga'dan dinlediğimiz Til It Happens To You ( https://www.youtube.com/watch?v=ZmWBrN7QV6Y ), son günlerde bahislerde öne çıkmış durumda. Gönlüm ise her zaman klasik şarkılar yaratma makinesi olan Bond filmlerinin sonuncu Spectre'nin Sam Smith'den dinlediğimiz "gönül telimizi titreten şarkısı" Writings On The Wall ( https://www.youtube.com/watch?v=8jzDnsjYv9A ). Bu alanda son zamanların en iyi çıkış yapan ismi The Weeknd'ın seslendirdiği Earned It ( https://www.youtube.com/watch?v=xe_iCkFsQKE ) ise Fifty Shades of Grey'in adayı, kulak kabartmakta fayda var.

En İyi Belgesel:

 

Şimdiden Grammy ve BAFTA ödüllerini kucaklamış Asif Kapadia eseri AMY bahislerde öne çıkıyor. Gönlümüzde sevgiyle ve hüzünle andığımız efsane Amy Winehouse'un anısının onurlandırılmasından yana. The Look of Silence belgeseli de diğer adaylar arasında öne çıkıyor, ödülü alma ihtimali var.


Yabancı Dilde En İyi Film:

 

Ödülü kuvvetle muhtemel Macar yapımı Son of Saul alacak ama hepimiz umutla ve gururla Deniz Gamze Ergüven'in muhteşem filmi Mustang'den yana. Tamamı Türkiye'de geçen ve Türkçe konuşulan Mustang beş genç kızın hikayesini anlatıyor, toplumumuzun  konuşulmayan hallerini cesurca konuşuyor, Türkiye'de kadın olmanın ne demek olduğunu yapılabilecek en güzel şekilde anlatıyor. Hakkında saatlerce konuşulabilecek Mustang'i izlemeyen kalmamalı. Oyuncuların arasındaki uyumun başarısı ise göz kamaştırıyor. 2016'nın tek kadın yönetmen adayının Deniz Gamze Ergüven olması da altı çizilmesi gereken bir nokta.

26 Şubat 2016 Cuma

2016 Oscar Maratonu: En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu

Kadın Gücü!

Bu sene kadın oyuncu kategorileri büyük sürprizlere gebe olabilir, çünkü karşımızda  her biri birbirinden başarılı oyunculuklar var. Ayırt etmek zor:

  • Rachel McAdams: Midnight in Paris'te dikkatleri üzerine çeken, About Time ve Southpaw gibi başarılı işlerde yer alan McAdams Spotlight filmindeki rolüyle bu senenin adaylarından. Filmin ana kadrosundaki tek kadın oyuncu olarak Sacha Pfeiffer rolüyle soğukkanlı bir karakter yaratıyor ve emin adımlarla ilerliyor. Tek dezavantajı senaryonun ona cömert davranmaması sonucu oluşan karakter derinsizliği. Oscar'ı en azından bu sene alamayacak diyebiliriz.

  • Jennifer Jason Leigh: Bu sene En İyi Animasyon kategorisinde Lisa'yı seslendirerek kalplerimizi kazanan Leigh bu dalda en farklı konumlanan aday. Tarantino'nun The Hateful Eight'inde seri katil-ele başı Daisy Domergue'e hayat veren Leigh, bir "erkek" filminde fazlasıyla "kadınlıktan arındırılmış" bir rolün altından fazlasıyla kalkıyor. Ses tonu, mimikleri ve olabildiğince itici davranışlarıyla bambaşka bir hale bürünen oyuncu, kişisel olarak favori adayım. Heykelciğe ise çok yakın gözükmüyor. Siz yine de bu "Tarantino kadınını" kaçırmayın!

  • Rooney Mara: Daha önce Ejderha Dövmeli Kız'la En İyi Kadın Oyuncu adaylığına sahip Mara, bu sene Carol'de Blanchett'la beraber oynadığı Therese Belivet rolüyle aday. Therese'in pasif kişiliğinin ağırlığı altında kalmayıp Blanchett'la paslaşarak oynamayı başaran Mara ödüle yakın bir isim. Üstelik kendisi için bu yepyeni karakterin altından zorlanmadan kalkabilmiş durumda.
 
  • Kate Winslet: Kate Winslet olur da heyecanlanmaz mıyız? İngiltere'nin en iyi oyuncularından Winslet. Titanic, Eternal Sunshine of Spotless Mind gibi efsane filmleri dahil birçok kez Oscar'a aday olmuş Winslet'ın The Reader (2008) filmi ile aldığı bir adet En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ı da bulunmakta. Kendisi bir adaylık mıknatısı olmakla birlikte bu sene Steve Jobs filmindeki Joanna Hoffman rolüyle de ödüle epey yakın. Tahminleri güçlendiren bir diğer dayanak da Winslet'ın bu rolüyle BAFTA ve Altın Küre'yi de kazanmış olması. Joanna Hoffman, Steve Jobs filminin bel kemiği karakterlerinden biri oluyor Winslet'la. Bir de bu kadar sabırlı bir karakter olur mu diyoruz, filmi izleyenler anlayacaktır eminim :) Kate Winslet bu rolü deyim yerindeyse parmağında oynatıyor, biz de hiç şaşırmıyoruz artık. Ne de olsa karşımızda bir efsane duruyor.
 
  • Alicia Vikander:  Taptaze bir oyuncu kendileri. Çoğumuz onu yine bu senenin filmi olan Ex Machina'da "yapay zeka" Ava rolü ile tanıdık. Orada rolü gereği oyunculuğuna çok yakından şahit olamadık tabii. Ama ona bu adaylığı sağlayan The Danish Girl'deki Gerda Wegener rolü ile artık hepimiz Hollywood'un yepyeni bir yetenek kazandığına hemfikiriz. Vikander, Eddie Redmayne'in yer yer önüne geçecek oyunculuğu ile hepimizi film boyu duygusal buhranlara sürüklüyor. Dramaya çok yatkın bir oyuncu diyebiliriz. Oscar'a çok yakın, alırsa da kariyeri için harika bir başlangıç olacaktır. Heyecanla beklemedeyiz :)

2016 Oscar Maratonu: En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu

Karşınızda Rocky!

Bu sene En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu kategorisinin En İyi Erkek Oyuncu kategorisinden daha çekişmeli olduğunu rahatça söyleyebiliriz:

  • Christian Bale: 2011'de aynı kategoride The Fighter'la ödülü kucaklayan Bale bu sene The Big Short'taki Michael Burry rolüyle favori adaylarımdan. Mortgage piyasasının "büyük açığını" çözen tek gözü kör çılgın doktor rolünde kendisine hayran bırakan Bale zaten bildiğimiz üzere "değişim" rollerinin adamı. Zaten mükemmel bir kadrodan sıyrılıp bu dalda aday olarak onun seçilmesi ise filmin en iyi performansının ona ait olduğunun göstergesi. Mutlaka izleyin! Heykelciğe gelecek olursak -maalesef- bahislere göre en uzak aday. Bakalım halihazırda var olan Oscar'ı onun adaylığını nasıl etkileyecek. 

  • Mark Ruffalo: 2015 ve 2011'de de aynı kategoride iki kez aday olmuş Ruffalo, bu sene efsane bir gazeteci tiplemesi Mike Rezendes rolüyle Spotlight'ın adayı. Yılın filmi olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Spotlight'ın sağlam kadrosunun en önemli parçalarından biri oluyor. Ayrıksı ve haşarı rolü ve kendisinden görmeye alışkın olmadığımız saç kesimi ile "acar gazeteci" Mike Rezendes'i hakkıyla canlandırdığı konusunda hepimiz hemfikiriz. Oscar'a uzaklığı Bale'e eş değer seviyede. 
 
  • Tom Hardy: Bu sene Mad Max: Fury Road'ı da düşününce Hardy için oldukça bereketli bir yıl olmuş gözüküyor. Hardy bu daldaki adaylığını The Revenant'taki DiCaprio eşlikçiliğiyle alıyor. Kötü adamımız John Fitzgerald'e hayat veren Hardy, Mad Max'teki senaryo zincirinden kurtulunca ne kadar başarılı olduğunu gösterme şansı yakalıyor diyebiliriz. Heykelciği alma ihtimali ortalama seviyede. 
 
  • Mark Rylance: Bu sene aynı kategoride BAFTA'yı kucaklayan Rylance Bridge of Spies'ta harika bir performans sergiliyor Rus ajanı Rudolf Abel olarak. Açılış sekansından itibaren bu filmin unutulmaz karakterinin kendisi olacağını gösteriyor. Tom Hanks'le harika bir uyum yakalayıp oyunculuklarını ikiye katladıkları anlardaki seyir keyfi gerçekten çok büyük. Hepimizin kulağında devamlı söylediği repliği "Would it help?" ile ve sonsuz kaygısızlığıyla unutulmaz bir oyunculuk var karşımızda. Çok yaşa Rylance! Oscar'ı alması sürpriz olmayacaktır.
 
  • Sylvester Stallone: Karşınızda Rocky dedik de boşuna demedik! Creed filminde Rocky yaşlı boks antrenörü olarak karşımıza çıkıyor. Kendisinin Rocky zamanından iki adet Oscar adaylığı bulunsa da hiçbir zaman heykelciğe ulaşamayanlardan. Rocky efsanesinin bir anlamda oyunculuğuna ve rol çeşitliğine ket vurduğu ortada olan Stallone, olağanüstü diyebileceğimiz bir filmografiye sahip değil. Ama Creed'de genç oyuncularla birlikte gösterdiği performansı ile yeni ve güzel bir Oscar sayfası açıyor. Sıra dışı değil ama ayakları yere basan bir oyunculukla bu sene Oscar'ı bir "efsanenin geri dönüşü" alabilir. Bahisler de ondan yana. Bakalım son raunt nasıl sonuçlanacak?

2016 Oscar Maratonu: En İyi Kadın Oyuncu

Beş Kadın, Beş Hayat

2016 Oscar'larının en heyecanlı kategorilerinden biri de elbette ki En İyi Kadın Oyuncu. Öncelikle hayal kırıklığımı belirtmem gerek. Akademi'nin senenin en özel filmlerinden Suffragette'i görmezden gelmesi Carey Mulligan'ın da bu dalda aday olamamasına yol açmış durumda. Aynı durum Freeheld filmiyle Julianne Moore'un aday gösterilmemesi için de geçerli (Belki geçen sene Oscar'ı kucaklamış olması Moore'un bu durumunu görece kabul edilebilir hale getiriyor.)

Sitemimiz bir kenarda dursun, biz beş harika oyuncumuza mercek tutalım:

  • Cate Blanchett: Halihazırda biri 2014 yılında Blue Jasmine'le aldığı En İyi Kadın Oyuncu olmak üzere iki Oscar ödüllü Cate Blanchett bu sene Carol filmindeki Carol Aird rolüyle kategoriye aday. Tescilli bir oyuncu olan Blanchett, Carol'daki sade ama etkileyici performansıyla senenin öne çıkan karakterlerinden birine hayat veriyor. 1950'lerin Amerika'sında lezbiyen bir aşkı anlatan Carol, Akademi'nin radarına epeyce girmiş bir yapım. Sinematografik açıdan oldukça kuvvetli olan yapıma temel kuvveti Blanchett'ın oyunculuğu ve karakterin değişimini yansıtmadaki başarısı veriyor. Bahisler söz konusu olunca ise heykelciğe en uzak isim.
 
  • Jennifer Lawrence: Akademi'nin gözdelerinden Lawrence genç yaşına rağmen şimdiye kadar bu dalda (bu sene hariç) üç adaylığı ve bir kez de heykele uzanması ile (Silver Linings Playbook'daki rolüyle) dikkat çekiyor. Bu sene ise Joy filminin starı kendileri. Joy senaryo bakımından çok güçlü ve sıradışı olmasa da -ki zaten film başka hiçbir dalda aday değil- Lawrence performansıyla filmi kurtarıyor diyebiliriz. Alıştığı yönetmenler ve oyuncularla güvenli sularda yüzme şansı elde etmesinin avantajını da cebine koyarak "Bu benim filmim!" diyor Joy'da. Olumsuzluklar ve engeller içinde bir kadının kendi ayakları üzerinde durmasını anlatan Joy maalesef ki Lawrence'i daha da uçurabilecekken aşağı çekiyor. Son tahlilde Jennifer Lawrence çığır açmıyor ama bildiğimiz haliyle kendini ispatlıyor. Heykelciği alması sürpriz olur. 
 
  • Charlotte Rampling: Senenin en özel ve kişisel olarak en sevdiğim filmlerinden olan 45 Years'ın kraliçesi karşımızda. Filmin havasını iliklerimize kadar hissetmemize sebep olan Rampling, belki de tüm zamanların en rahat empati yapılacak karakterini yaratma başarısıyla ayakta alkışlanmayı hak ediyor. Kulaklarımızda "Smoke Gets In Your Eyes"la izliyoruz kendisini, hayatı, gençliği, zamanı, aşkı, yalnızlığı sorguluyoruz. Alice Munro hikayesinden çıkmış havasıyla Rampling belki ama 45 Years'taki rolüyle Oscar'ı alamayacak ama unutulmazlardan olacağı kesin. 
 
  • Saoirse Ronan: Atonement (2007) filmiyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında adaylığı olan Ronan bu sene Brooklyn filmindeki Eilis rolüyle En İyi Kadın Oyuncu dalında aday. En son kendisini Büyük Budapeşte Oteli'nde izlemiştik. Ronan, Lawrence'le birlikte kategorinin en genç adayı. Peki bu sene şansı ne? Brooklyn'i adeta "üstlenen" Ronan'ın oyunculuğu başarılı, karakterinin ruh hallerini izleyiciye rahatça yansıtabiliyor. Yeterince sıradışı olduğu konusunda şüphelerimiz olsa da bir filmi alıp götürecek konumda olma şansı adaylığının sırrını açıklıyor. Kazanma ihtimali önceki üç adaya göre bir adım daha önde. 
 
  • Brie Larson: Senenin en sıradışı filmi Room'un merkezi Brie Larson bu senenin en güçlü adayı. Daracık bir odada çocuk oyuncu Jacob Tremblay'le gösterdiği performans gerçekten göz dolduruyor. Sağlam hikayeyi her anlamda kullanmayı başaran Larson, duygusal açıdan izleyiciyi inandırma konusunda bir saniye bile problem yaşamıyor. Adeta bir film değil, o sırada yaşanmakta olan bir gerçeklik izlenimi veren oyunculuğu ile Larson Hollywood'a yeni bir kan. Altın Küre ve BAFTA'dan da zaferle ayrılan oyuncu heykelciğe kavuşmak üzere diyebiliriz.

2016 Oscar Maratonu: En İyi Erkek Oyuncu

DiCaprio'lu Kategori

Bu sene En İyi Erkek Oyuncu kategorisi birbirinden başarılı 6 aktörü ağırlarken akıllarda tek bir soru var aslında: Leonardo DiCaprio bu sene heykelciğe erişebilecek mi? Sorumuz aklımızın bir köşesinde turlarken gelin adaylarımıza yakından bakalım.

  • Bryan Cranston: Bu sene Altın Küre'de Breaking Bad dizisindeki efsane Walter White rolü ile En İyi TV Dizisi-Drama dalında ödüllendirilen Cranston, Trumbo filmindeki performansıyla bu kategoriye aday. Trumbo, gerçek olaylara dayanan senaryosu ve Hollywood'un Soğuk Savaş öncesi-sonrası tarihine objektif ve eleştirel bakış açısıyla önemli bir film. Akademi, Trumbo'ya yalnızca bu dalda Bryan Cranston ile adaylık vermiş durumda, bunun biraz "araya kaynama" olduğunu düşünmekteyim. Gerçekten klas bir duruşu olan film Helen Mirren'ın sinir bozucu karakterini canlandırmada büyük başarısı bir yana, Cranston'un her anlamda göz dolduran performansı ile adaylığı sonuna kadar hak ediyor. Audrey Hepburn'ü ve Kirk Douglas'ı da görme mutluluğuna eriştiğimiz film nostaljik havasıyla "Oldies But Goldies" dedirtiyor. Film başka hiçbir kategoride -maalesef- aday olamadığı için bu kadar bahsettim ama özetle Cranston'a gelecek olursak  kendisi karakteri özümsemiş ve bize de bunu yansıtmada hiç zorluk çekmiyor. Heykelcik ise ona çok uzak, bahislerde en geride kalan aday.
  • Matt Damon: Bu sene Altın Küre'de En İyi Erkek Oyuncu-Komedi/Müzikal dalında ödülü kucaklayan Damon'ın geçmişte Ben Affleck'le paylaştığı bir Oscar'ı bulunuyor (Good Will Hunting "Can Dostum" filmi, En İyi Senaryo) En İyi Erkek Oyuncu heykelciğini biraz daha beklemesi gerekeceği kesin, hem DiCaprio faktörü hem de diğer oyuncuların rollerine göre "hafif" bir role sahip olması şansı oldukça azaltıyor. Rolü için fiziksel açıdan yaptığı fedakarlıkları ise ayakta alkışlıyoruz, orası ayrı. Tüm zamanların en sempatik astronotu Mark Watney'i olabilecek en iyi şekilde oynadığını da söylemezsek olmaz. Özetin özeti, seni seviyoruz Matt! :)
  • Michael Fassbender: 2015'in en çarpıcı performanslarından birini Macbeth'e can vererek sergileyen Fassbender bu kategoride Steve Jobs rolüyle yerini alıyor. Film boyu farklı zaman dilimlerindeki Jobs'u fiziksel-psikolojik-duygusal olarak canlandıran Fassbender başarılı bir işe imza atıyor. İzleyiciye yarattığı portreyi aktarma konusunda oldukça cüretkar. Hele ki Ashton Kutcher'ın Steve Jobs'ını izleme şanssızlığına uğramış herkes için bir terapi seansı gerçekleştiriyor diyebiliriz sevgili Jobs severler :) Heykelciği alması ise sürpriz bir kararla ancak mümkün.

  • Eddie Redmayne: Redmayne bizi "2. Oscar'ı almak istiyorum!" diyen performansıyla selamladı bu yıl. Geçtiğimiz senenin kazananının The Theory of Everything'de Stephen Hawking rolü hala gözlerimizin önünde. Bu sene The Danish Girl'de Lili Elbe rolüyle bir transseksüeli canlandıran oyuncu, Akademi'nin oldukça beğeneceği bir performans sergiliyor. Çarpıcı senaryo ve duygusal bir karakterin beklentisi de büyük oluyor elbet, ki sık sık rastlanılan bir rol olmadığından karşılaştırma imkanımız da yok. Benim fikrim ise Alicia Vikander'la beraber oldukça uyumlu bir ikili oldukları, ikisi de birbirinin önüne geçmiyor (bu durum aslında ikisinin de performanslarına biraz ket vuruyor.) Peki ya heykelciğe ne kadar yakın? DiCaprio'nun tam arkasında duruyor ama üst üste iki kere bu dalda ödül almak biraz zor. 
  • Leonardo DiCaprio: OSCAR'I BU SEFER ALACAK! Heralde hiçbir oyuncu için tüm sinemaseverler bu kadar tek yürek olmamıştır :) Yılan hikayesine dönen Oscar serüvenine bu yıl noktayı koymasına çoğunluk kesin gözüyle bakıyor, Akademi yüreğimize inecek bir karar değişikliği yapmazsa mutlu son kapıda. Bu sene Altın Küre ve BAFTA'yı da kimseye kaptırmaması ve bahislerde açık ara önde olması umudumuzu tazeliyor. The Revenant'a can veren Hugh Glass karakteriyle çarpıcı bir performans sergilemesinde yönetmen Inarritu'yla uyumunun rolü büyük. "Dürüst ol Akademi sen de heyecanla izlemedin mi?" diyerek oldukça taraflı bir şekilde noktayı koyuyorum :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...