16 Ağustos 2011 Salı

Huysuzun Teki - VİVET KANETTİ



Vivet Kanetti'yi birkaç yıl önce tanıma fırsatına erişmiştim. O zamanlar Kanal 1 ekranlarında Özlem Gürses ve Ayşe Böhürler'le birlikte yaptıkları 3 Yüz programı sayesinde. 3 Yüz izlediğim en kaliteli televizyon programıdır diyebilirim rahatlıkla. Siyasetten sosyal konulara, magazinden gündelik hayata her şeyin keyifle konuşulduğu bu program bana çok şey kattı. Hepsi birbirinden yetenekli üç kadınla tanıştırması beni, ayrıca programın başka bir güzelliği...

İşte bu üç kadından birinin, yani sevgili Vivet Kanetti'nin yazar yönüyle tanışmamsa yakın zamana rastlıyor. Ekranlara bana göre "uzuuun" bir ara veren 3 Yüz, geçtiğimiz ay yeniden yayına başladı. Tv8'de her sabah saat onda. Hiç kaçırmıyorum tabii, bir rutin haline geldi sabahları 3 Yüz'le buluşmak. Birkaç hafta önce de Vivet Kanetti'nin Huysuzun Teki kitabını almaya karar verdim. Geçmişte de Vivet Kanetti'nin kitapları olduğunu biliyordum, yanlış anlaşılmasın, ama okumaya karar vermem pek yeni oldu. Kendimi hazır hissetmekle ilgili bir şey galiba. Olan oldu, biten bitti. Ve ben okudum Huysuzun Teki'ni. Ve ben bayıldım Huysuzun Teki'ne :)


Vivet Kanetti

Huysuzun Teki, Vivet Kanetti'nin kelimeleriyle "elinizdeki incecik şey", onun ilk romanı. Yirmili yaşların başında yazdığı bu ilk roman, çeşitli nedenlerden dolayı yayınlamadığı ilk romanı, "Geçmişim" adını verdiği kağıt, dosya vb. yığını arasından çıkıyor Vivet Kanetti'nin karşısına bir gün. Sonra ufak birkaç düzenleme, kitaba bir isim verme... Yayınlanıyor kitap.

Huysuzun Teki'nin gözleriyle bakıyoruz olan bitene kitabın satırlarında. Bambaşka bir üslupla. Bir bakış aslında Huysuzun Teki. Büyümüş birinin kendi çocukluğuna bakışı. Büyümüş birinin çocukluk sesine bürünüp konuşması. Romanı kendine has yapan da bu işte. Genel olarak Huysuz'un o yaşına uygun bir konuşma tarzı görsek de, araya atılmış kelimelerden, cümlelerden bir büyüğün dokunuşlarını da hissediyoruz. Bu tarz fikrimce romana çok yakışmış. Ne yapmacık bir küçülme görüyoruz ne de didaktik bir çocukluğa dönüş. Keyifli satırlar, keyifli olaylar iyiden iyiye keyifleniyor bu yüzden.

İlkokul maceralarına dalıyoruz önce. Huysuz'un bir utanç anı var ki sınıfta yaşadığı gülmeden duramadım doğrusu. Çocuksu yanı yansıtmayı büyük bir ustalıkla yaşatmış Vivet Kanetti. Huysuz'un yaşadığı utanç anının detaylarını, sınıf ortamını yansıtması çok gerçekçi. Çoğumuzun bu sınıf ortamında kendinden bir şeyler bulacağı kesin. Öğretmenine bakış açısı, ailesinin yaptıklarına bakış açısı da tam Huysuz'dan beklenen gibi. Huysuz'un o şeker huysuz tavrına daha ilk satırlardan alışıveriyoruz. Çok candan bir kız Huysuz aslında, kendinden emin aynı zamanda, hayata karşı bir duruşu var.

Benim en çok ilgimi çekenlerden biri de Huysuz'un bize büyüklerin diyaloglarını aktarımı oldu. Yetişkinlerin yerli yersiz yaptıkları konuşmalar karşısında Huysuz'un yaşadığı karmaşa ve şaşkınlık satırlardan bize gülümsüyor adeta.

Huysuz'un dayısı Fikret'e ve babasının arkadaşı biyoloji profesörüne karşı hissettiği çocuksu bir aşk-hayranlık da söz konusu. Huysuz hep onlardan bahsediyor bize kitap boyu. Sevse bile birini onun yaptığı tutarsız davranışları da görmemezlikten gelmiyor. Annesine, annesinin arkadaşı Filiz'e, dayısının tiyatrosundakilere karşı hep bu dürüst tavrını sergiliyor. Kitabın en bağlayıcı unsurlarından biri bu.

Devam eden sayfalarda Huysuz büyüyor, lise çağlarını da tanık oluyoruz. Sevdiği sanatçıyla tanışmak için gerçekleştirdiği "gangster" macerası da hem eğlence hem de hüzün dolu. Yaşı büyüdükçe Huysuz'un hayata bakışında hüznün ve hayal kırıklıklarının daha çok yer kapladığını görüyoruz. Daim çocuk ruhlu Huysuz'un "büyümek" gibi korkunç bir canavar karşısında zaman zaman güçsüz kaldığını görüyoruz. Hayatın gerçeklerinin içini daha çok acıttığına şahit oluyoruz. Daha küçük yaştan dünyaya sahici bir bakış atan Huysuz zamanla onu anlamakta zorlanmaya başlıyor. Büyüklerin davranışları hala muamma. Sonuçta Huysuz büyüdükçe onlar da büyüyor. Romanın sonunda söyledikleri, düşündükleri ise benim en çok etkilendiğim, onun hissettiklerini kalbimde hissettiğim satırlar oluyor.

Gençlik çağında olan "ben" için, Huysuzun Teki gerçekleri gözlerim önüne seriyor. Bir kez daha anlıyorum büyümenin "ne menem bir şey" olduğunu. Yaşadıkların karşısında her şeye rağmen çocuksu ruhunu zapt etmenin ne zor ve zahmetli bir iş olduğunu. İşte tüm bu halet-i ruhiye beni daha da yaklaştırdı Huysuz'a. Hep hak verdim ona, yaşadıklarını en derinimde hissettim.

Huysuzun Teki duyarlı bir ruhun hikâyesi. Çocukluktan gençliğe geçişin, büyümenin, daha da büyümenin neler hissettirdiklerinin bir bilançosu. Büyüdükçe sen, daha küçük hissetmen dünya karşısında aslında. Ama her  şeye rağmen. Tedirgin olsan da olan bitenden... Yine de... "Nihayet her şeyi anlayacağına dair" kendine söz vermek.

Her daim takipçisi olmaya çalıştığım, çalışacağım, hayat görüşünü örnek aldığım, aynı zamanda benim de imzacısı olduğum "defnedevrimi"nin önemli isimlerinden olan, başarılı gazeteci, duyarlı yazar, harika insan sevgili Vivet Kanetti'ye teşekkür ederim. Huysuzun Teki'ni yazdığı ve hayatımda bir pencere daha açtığı için.

Everest Yayınları'na ve kitapta emeği geçen herkese de teşekkürler ayrıca. Bu kitabı biz okurlarla buluşturdukları için.

Kitaptaki biyoloji profesörünün de dediği gibi "... huysuzluk da bir duyarlılık biçimidir." aslında. Huysuzun teki olabilmek güzel şey şu dünyada.

Tüm huysuzlara selam olsun!

Edebiyatla kalın...

Kubilay

6 yorum:

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Keyifli bir kitap olmalı ama o kadar çok kitap sıraya girdi ki evde, hangisini okuyacağımı şaşırdım ben de. Bu kitaba sıra gelir mi bilmiyorum. Tanıtım da çok hoş, kalemine sağlık:)

Leylak Dalı dedi ki...

Evet, işte bu kitabı ben de okudum:) Sadece bunu değil Vivet Kanetti'nin başka kitaplarını da okudum ama bunu çok sevdim. Yalnız kitap bitmemiş ya da aniden bitmiş gibi geldi bana. Hatta bunu attığım twitle Kanetti'ye de ilettim, devamını yazmayı düşündüğünü söyledi. Umarım yazar, hayli eğlenceli bir kitaptı çünkü. Bana Kirpinin Zerafeti'ni hatırlattı.
İyi okumalar diliyorum...

Kontrast dedi ki...

@özlem,

Haklısın gerçekten. Okunacak kitap o kadar çok ki, keşke her birini okuma imkanımız olsa :)

@Leylak Dalı,

Sonunda tam size göre bir kitap buldum! Devamı yazılırsa hemen alırım vallahi :) Diğer kitaplarından en çok hangisini beğendiğinizi de merak ettim.

Neşeyle kalın !

Begonvilli Ev dedi ki...

3 Yüz'ü izleyeceğim.

Kitaba gelince, şu günlerde eğlenceli ama düşündürücü bir şeyler okuma ihtiyacı duyuyordum zaten. Kanetti'nin uslubunu seviyorum. Okuyacağım.

Kontrast dedi ki...

Ne güzel size bir kapı açabildiysem. Okuduktan sonra yorumlarınızı bekliyorum.

Sevgiler...

Adsız dedi ki...

huysuzun teki kesinlikle okunması gereken bir kitap bugüne kadar okumadığıma yanıyorum herkes kendinden birşey bulacak çok içten yazılmış kaçırmayın

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...