26 Ağustos 2011 Cuma

Kaçık Sanat Tarihi - 3 "Leonardo da Vinci"

Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları kitabından yola çıkarak hazırladığım Kaçık Sanat Tarihi yazılarının üçüncüsüyle karşınızdayım. Sıradaki konuğumuz meşhurlar meşhuru Leonardo da Vinci... Önce hakkında biraz bilgi sahibi olalım:

Leonardo da Vinci
15 Nisan 1452 - 2 Mayıs 1519

Burcu: Koç
Milliyeti: İtalyan
En Önemli Eseri: Mona Lisa (Yaklaşık 1503-7)
Tekniği: Kavak Pano Üzerine Yağlı Boya
Eserlerini Nerede Görebiliriz?: Louvre Müzesi, Paris
En Meşhur Sözü: "Sanat eseri hiçbir zaman bitirilmez, sadece terk edilir."
(Yandaki kırmızı tebeşirle yapılan çizim otoportresidir.)


Leonardo geride bir avuç resim bıraktı -yirmiden az, kimileri ciddi hasar görmüş ya da tamamlanmamış halde. Heykelleri ya bitirilmemişti ya da sonradan tahrip edilmişti. Elimizde bol bol olan şey defterler anlaşılan -13 bin sayfa kadar- ve uzmanlar daha pek çok notun kaybolmuş olabileceğine inanıyor. Ona değer biçmemiz için bu kadar az sanat eseri olmasına rağmen, Leonardo dünyanın en büyük ressamlarından biri olarak tanınır. Çoğu kişi resimlerinden sadece birini bilse de, ona Rönesans'ın en büyük adamı denir.

 Leonardo efsanesi, balkondaki bir kadının sade portresi olan Mona Lisa'ya dayanır. Her yıl bu esrarengiz esere bakmak için Paris'in Louvre Müzesi'ni dolduran turist kitlesi onun resimlerinin en iyisi, Leonardo'nun da ressamların en büyüğü olduğunu sorgusuz sualsiz kabul eder. Peki... Mona Lisa öyle midir? Leonardo öyle miydi?

Olaylı Geçmiş

Leonardo, 15 Nisan 1452'de , cennet gibi Toskana tepelerindeki küçük Vinci, kasabasında doğdu, ama mutlu bir çekirdek ailenin çocuğu olduğu söylenemez. Annesi ve babası evli değildi, farklı toplumsal sınıflardan geliyorlardı. Gayrimeşru Leo, başka bir kadınla evlenen babasıyla oturdu. Bu mütevazi başlangıçtan sonra toplumsal basamakları birer birer aşarak, krallar ve düklerin ressamı oldu. 1476'da eşcinsel birliktelik ile suçlandı, suçlanan diğer adamlardan birinin bağlantısı sayesinde bir uyarıyla kurtuldu. 1482'de Floransa'dan ayrılan Leonardo, Milano'ya yerleşti ve askeri mühendis, ressam ve müzisyen olarak şehri yöneten Ludovico Sfarzo'ya hizmetlerini sundu... 1495 tarihli The Last Supper gibi. Yani Son Akşam Yemeği...

Son Akşam Yemeği

Son Akşam Yemeği
 Resim tam anlamıyla bir yenilikçilikti. Daha önceki Ortaçağ ressamları, İsa ve havarilerini tipik olarak sakin ve dertsiz tasasız halde sunmuşlardı. Leonardo ise bunun aksine, havarilerin İsa'nın ihanete uğrayacağını açıklamasına karşı duygusal tepkilerini göstermeyi seçti - adamlar el kol hareketleri yapıyor, bağırıyor, dehşet içinde geri çekiliyor ya da tartışmak için öne eğiliyor.

Hey! Size de resim biraz bulanık gelmedi mi? Ne yazık ki Son Akşam Yemeği Leonardo'nun en talihsiz resimlerinden. Leonardo'nun ıslak yerine kuru alçıya resim yapma kararı yüzünden resim en baştan zarar görmeye hazırdı. (Islak alçı kuruyunca resme bir daha rötuş yapılması, renklerin gölgelenmesi ve harmanlaması zor olduğundan Leo seçimini kuru alçıdan kullanmıştı.) Kuru alçı çok geçmeden pul pul dökülmeye başladı. Devam eden yıllarda Fransız birlikler duvara taş attı, beceriksizce restorasyonlar yapıldı, II. Dünya Savaşı'nda bina bombalandı, 1999'da resim restorasyonla sabitlendi. Başına gelenler pişmiş tavuğun yanında yerini almış gibi...


II. Dünya Savaşı sırasında Son Akşam Yemeği'ne
ev sahipliği yapan binanın bombalanmış hali
Esrardan Şahesere "La Gioconda"

Tanıdık gelmedi mi? Hadi açık konuşalım, bahsettiğim hepimizin çok iyi tanıdığı biri: Mona Lisa.


Mona Lisa
Kahverengi gözlü bir kadın, geniş bir alnı, yuvarlak bir çenesi var. Pilileri zarifçe yapılmış bir elbise giyiyor, elleri de koltuğun kolçağında duruyor. Oturduğu loca, olanak dışı bir şekilde bir yollar ile nehirler, tepeler ve vadiler manzarasına bakan bir uçurumun üstüne uzanmış. Peki yeni olan ne?

Önce, pozu. Lisa izleyiciden uzağa bakacak şekilde oturmuş, ama bedeninin üst kısmını bize bakacak şekilde döndürmüş. Bu eksen dışı konum, bir contrapposto (İtalyanca "ters" anlamına geliyormuş) biçimi olan duruş, figüre bir hareket duygusu katıyor.

 Harika peyzaj da başka bir yenilik, çünkü dönemin resimlerinin çoğunda pek az fon var.

Ama çoğu kişiye Mona Lisa'nın neyinin ayırt edici olduğunu sorarsanız size figürün muammalı bir bakışı ve her şeyin üstünde, "esrarengiz" bir tebessümü diyecektirler. Lisa'nın tebessümü hafif, yüzündeki anlamı okumak da gerçekten zor - ama bütün bunlar Mona Lisa'ya özgü değil. Leo, tıpkı Ginevra de' Benci ve pek çok Bakire ile azizede olduğu gibi diğer kadınları da muammalı bakışlarla çizerdi.


Ginevra de' Benci ve muammalı bakışları
Yolunmuş Lisa!

Ah Mona Lisa'nın kaşları! Sorun ne mi? Figürün kaşları yok. Sahiden. Tekrar bakın.

Kimi sanat tarihçileri Lisa'nın Floransa modasına kapılıp kaşlarını almış olabileceğini iddia ettiler, ama bu pek mümkün görünmüyor; çünkü Leonardo'nunkiler dahil, dönemin diğer portrelerinde kadınların kaşları var. Ya Leonardo onları hiç resmetmedi, ya da daha sonraki bir restorasyonda kazayla silindiler.

Yetiş Doktor Lisa Ölüyor...

Çağdaş doktorlar, gözlerini Mona Lisa'da resmedilmiş kadının sağlığına diktiler. Sadece resme dayanarak ona tiroid bezesinin büyümesi, strabismus (şaşı göz), yüz felci, bruksizm (diş gıcırdatmayı alışkanlık haline getirmek) ve korkutucu bir şekilde, "yüz kaslarının asimetrik hipofonksiyonu" teşhisleri kondu. Zavallı kadın. Tebessüm edebilmesi bile bir mucize.

Mona Lisa Şöhret Yolunda

Mona Lisa'yı bir şahesere dönüştürmek için on dokuzuncu yüzyıl ortasındaki Fransız sembolist şairlerin ilgisi gerekti. Femmes fatale'lerden, güzel oldukları kadar insanı yiyip bitirdiklerine inanılan kadınlardan büyülenme eğilimi geliştirmişlerdi ve nedense Mona Lisa'yı bu kategoriye koyuverdiler. İngiliz eleştirmen Water Pater, bu fikri 1869'da şöyle açıkladı: "Arasında oturduğu kayalardan daha yaşlı; vampir gibi, defalarca ölmüş ve mezarın sırlarını öğrenmiş."


Mona Lisa'nın boş yeri, 1911

Ondan sonra halkın büyülenmesini pekiştirecek şey, hırsızlıktı. 1911'de bir müze ziyaretçisi duvarda Mona Lisa'nın yerinin boş olduğunu fark etti. Sonra soruşturmalar, garip iddialar, takipler...Derken 1913'te Vincenzo Peruggia adında sabık bir Louvre çalışanının resmi kaçırdığı anlaşıldı.

Mona Lisa'nın bulunuşu uluslararası bir olaydı, ondan sonra da şöhreti tartışılmaz bir hal aldı. Louvre yıllar boyu, resme sıradan bir resim gibi davranmayı seçse de şimdi havası kontrollü, kurşun geçirmez, etrafı çevrili, özel bir sergileme mekanında asılı duruyor. Herhangi bir şeyi ender olarak bitiren bir adamın yaptığı sade portre için hiç de fena sayılmaz.

İkon Taşlama

Ressamların bir sanat eserine kusur bulmaları için gereken tek şey, halkın onu sevmesidir. Diğer resimlerin hepsinden fazla sanatsal hakaret ve uyarlamanın konusu olmuş Mona Lisa'nın kaderine göz atalım:



Marcel Duchamp'ın Mona Lisa kartpostalının üzerine çizdiği sakal ve bıyık
her şeyi başlatan oldu. Eserine verdiği adın okunuşu kulağa şu deyimle aynı geliyor:
"Elle a chaud au cul!" (Fransızca "Sıkı bir poposu var!")

Fotoğrafçı Philippe Halsman, elbiseyi giymiş ve Mona Lisa fonuna yerleştirilmiş
Salvador Dali'nin yüzünün ve meşhur bıyığının fotomontajını tamamladı.
Mona Lisa devam eden yıllarda gorile, Batman'a ve daha nelere dönüştürüldü ama ben daha fazlasını yayınlayamıyorum. Sayfa biter korkusuyla!

Benim Fikrim...

Leonardo da Vinci'nin resimleri bana oldum olası çok canlı gelmiştir. Yüzler, tenler kanlı canlıdır adeta. Özellikle Mona Lisa'ya saatlerce bakabilirim. Benim sevdiğim bir ressam o. Ama unutmamak gerek ki o aynı zamanda heykeltıraş, mimar, müzisyen, bilim adamı, matematikçi, mühendis, mucit, anatomist, jeolog, kartografyacı, botanikçi ve yazar. Dahinin tanımı tam da bu olmalı. Çok yaşa Leo!

Tabii ki resim alanında yalnızca Mona Lisa'dan ibaret de değil. Şimdi birbirinden güzel tablolarını bir saygı duruşu olarak sizlerle paylaşıyorum:


Madonna Litta

Lady with an Ermine
Virgin of the Rocks
Vitruvian Man
Leonardo hakkında daha konuşulacak çok şey var tabii. Belirli bir pencereden konuyu ele almaya çalıştım. Yazımız burada sona eriyor. Her türlü yorumunuzu, eleştirinizi, görüşünüzü bekliyorum. Bir sonraki yazıda Albrecht Dürer'i ele alacağız.

Sanatla kalın!

Önemli Not:

Kaçık Sanat Tarihi yazılarının üçüncüsü olan bu yazıyı ne yazık ki biraz geç yayınlayabildim. İki gündür Blogger düzenleyicimde bir resim sorunu vardı. Gecikmenin nedeni bu durum. Hepinizden özür dilerim...

Kubilay

6 yorum:

Unknown dedi ki...

senin de dediğin gibi mona lisa ile özleşmiş olsa bile bilim adamı, matematikçi yönü beni daha çok etkilemiştir, bir o kadar zekasıda.

Kontrast dedi ki...

Merhabalar Dürr-i Yekta,

Hoşgeldin Kontrast'a! Gerçekten Leo çok yönlü bir adam, bir dahi o!

Her daim beklerim...

Unknown dedi ki...

michelangelo buonarroti'yi ne zaman yazacaksın, tabi yazmadıysan ??

Kontrast dedi ki...

5. yazımda Michelangelo'yu konuk etmeyi düşünüyorum bir sorun olmazsa...

Begonvilli Ev dedi ki...

Leonardo da Vinci'ye hayran olmamak olası mı? Anlatılanları aşağı yukarı bildiğim halde ilgi ile okudum. Çok güzel bir yazı..Teşekkürler.

Kontrast dedi ki...

Beğenin için teşekkürler :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...