Parmak çocuk boyutunda olabilmek. Çocukluğumun em büyük hayali. Sanki varacağın yere kalkan son trene beklemek gibi bir şeydi benim için. Her an hazırdım küçülmeye. Bekler dururdum o parıltılı anı.
Eski evimizde evin girişinde bir kitaplık vardı. Otururdum kitaplığın yanına. Dayardım kafamı alt raflara. Kitapların sırtlarını incelerdim pürdikkat. Hani rafın tavanıyla kitapların bitim noktası arasında bir boşluk vardı ya. İşte orasıydı benim hedefim. Orada bir dünya vardı, küçük insanların dünyası. Macera dolu bir yerdi orası. Kapardım gözlerimi hayallere dalardım. Şimdi ne zaman kitapların o kendine has kokularına içine çeksem o hayal âleminde buluyorum kendimi. Kitapların arasında olmak hep iyi geldi ruhuma. O zamanlardaki somut olgu, şimdi soyuta dönüşmüş olsa da hep bir yanı eski hayalime dayanıyor galiba.
Neden küçülmek istiyorum diye düşünmüşümdür hep. Cevabı belki de hiç bulamayacağım. Çünkü o zaman hayali kuran zihnimle şimdiki zihnim aynı değil. Çocukluk ruhsal bir süreç bence. Büyüyorsun, sen yine aynı sen, ama zihnin farklı ruhun farklı... Tamam, belki parçaları var hale eski günlerin ama bu öyle bir yap-boz ki benzer parça tamamlamıyor bütüne, ille de aynı parça olacak. Yitip giden parçanın peşinde koşup duran avareyim ben de. Karmaşık bir dişli sistemi sanki, milimetrelik bağlantı noktası kopan. Koltuğun altına yuvarlanan bilyeyi aramak gibi bu, bulmanın neredeyse imkânsız olduğu o gergin dakikalardan.
Çizgi filmlere tapan bir çocuk olarak en sevdiğim çizgi filmin Şirinler olması belki de bu yüzden tesadüf değildi. Hep o hayalini kurduğum dünya karşımdaydı işte. Şirinler o kadar çocuk ruhuna uygundu ki, "İşte!" diyordum "Bu benim dünyam!" hiç tereddütsüz. Gargamel'e rağmen huzurluydu Şirinler. Bir gram kötülük yoktu onlarda. Hayal sahnemin dekoruydu Şirinler Köyü. Hep bir Mantar Evi'm olsun istedim o günden beri. Minicik kare pencereli yusyuvarlak evler... Güvende olmanın simgesiydi benim için bir anlamda.
Şirinlerin ilk hali... |
Macera filmiydi Şirinler. En kallavisinden. Gargamel, Şirin Çorbası dediği anda tüylerim ürperirdi. Öyle heyecan bir de hissetmedim ben. Kalbimi küt küt attıran bir koşuşturmacaya da şahit olmadım. Komedi filmiydi aynı zamanda. Şakacı Şirin'in kırmızı kurdeleli sarı hediye paketlerinin patlaması en usta komedyeni bile cebinden çıkartacak mizah anlayışına sahipti. Hediye paketi şakasını her defasında kanan Şirinler, masumiyetin simgesiydi benim gözümde. Yalan olmayan bir dünyaydı orası. Temiz, safi, katıksız muhabbet...
Her açıdan çocuk ruhunu kucaklıyordu Şirinler. Şirinler'in giriş müziğinden daha güzeli var mıydı acaba? Çocukluk kalesinin kapısındaki nöbetçinin kulağına fısıldanan melodik bir şifreydi adeta. O harika diyara açılan kapının nadide anahtarı. "Uslu bir çocuk olursanız belki şirinleri bile görebilirsiniz!" diyen yaşlı ses de en otoriter öğüttü. Çünkü Şirinleri seven herkesin en büyük hayali bir gün onların dünyasına girebilmek değil miydi?
Aşçı Şirin'in hep aynısını yaptığı ve üzerlerine bir tane kiraz kondurduğu pastalar, Güçlü Şirin'in ok fırlatılmış kalp dövmesi, Şirine'nin etekleri dantelli elbisesi ve topuklu ayakkabıları, Süslü Şirin'in kafasında her daim bulunan çiçek, Şirin Baba'nın laboratuarı, Örgülü Şirin'in turuncu saçları, köyün üzerinde uçan kocaman leylekler ve Şirin Çilekleri hayal dünyamın en tepesinde olmuşlardır daim. Hayal dünyamın dili de Şirince. Her eylemi "şirinlemek", "şirinsel", "şirince" gibi sıfatlar kullanmaktan daha keyiflisi olamazdı muhtemelen.
Şirinlerin Babası olarak anılan kıymetli sanatçı Peyo'yu da saygıyla anmadan olmaz... |
Bugün (25 Haziran 2011) dünyanın dört bir tarafında sayısız etkinlikler eşliğinde Dünya Şirinler Günü kutlanacak. Rekor denemeleri, önemli mekânların maviye boyanması, Şirin kostümleri bunlardan yalnızca birkaçı. Bu yüzden içim mutlulukla dolu bugün. Tüm dünya gibi ruhumda panayır yeri...
Çocukluk hayalimin baş kahramanları olan, üç elma boyundaki eşsiz dostlarıma selam olsun!
Herkese nice mutlu Şirinler Günü dilerim...
Kubilay
Resimler Şirinler'in resmi sayfası www.smurf.com adresinden alınmıştır.
7 yorum:
Diyorlar ki, halen uslu bir çocuk olursanız, geceleri ormanda şirinleri görebilirmişsiniz:) Ben bu umuttan hiç vazgeçmedim, ama sanırım yaramaz çocuk olmaktan hiç kurtulamıyorum:)
Evet zero haklısın :) Eminim bir gün göreceğiz !!!
sabahın şu saatinde tam da sinirden patlamak üzereyken çok iyi geldi bu yazı. :) bu arada ben en çok Güçlü Şirin'i seviyorum :)
Çok güzel bir post hazırlamışsın,keyifle okudum beni de o günlere geri götürdün.Hala tv gösterse seyrederim ,galiba hepimizin onlarla ilgili hayalleri vardı:)
Hepsi başka bir karakterdi,ben uykucuyu ve sinirli olanı çok severdim.
Hayallerin hep gerçek olsun,bugüne uyarlanarak!... ;)
komünsel yaşam sürmeleri nedeniyle ideolojik anlamlar yüklenip bir çok ülkede yasaklandı...
Ben en çok bilgini severdim.
huysuz şirin en hoşuydu bence. İzleyesim geldi yazıyı okuyunca. Ne güzel..
@Baykuş Gözüyle
Yazımı beğendiğine çok sevindim. Bu arada ben de araştırdım buldum. Şirinler Cartoon Network kanalında yayınlanıyor. Hafta boyu hangi saatlerde yayınlandığını: http://www.cartoonnetwork.com.tr/yayinakisi.php adresinden öğrenebilirsin. Ben hemen izlemeye başladım, öğrenir öğrenmez :)
@Lalenin Bahçesi
Evet oldukça tartışmalı bir konudur bu. Hatta Smurf'un açılımına (Small Men Under Red Flag) denilmiştir. Ama zaten Şirinler'in yaratıcısı Peyo, Belçikalıdır ve ana dili Fransızcadır. Bu yüzden bu iddia tamamen asılsız çünkü çizgi filmin orijinal adı Les Schtroumpfs'muş. Ayrıca Peyo'nun apolitik bir insan olduğu bilinmekteymiş.
Zaten böyle güzel bir çizgi filmin siyasete alet edilmesi beni çok üzerdi.
Mutlulukla kal :)
@Biblio
Hoşgeldin! Umarım bol bol ziyaret edersin Kontrast'ı. Bu arada izlemek istersen sen de Şirinler'i yukarıda yazdığım linkten Cartoon Network'teki yayın zamanlarını öğrenebilirsin...
Şirinlikle kalın :D
Yorum Gönder