Uzun zamandır oturup şöyle güzelim bir Türk klasiği okumamıştım. Hazır tatildeyiz kafamızda binbir türlümeşgale cirit atmazken, sindire sindire bir klasik okumak boynumuz borcu sonuçta. Ben de kış sezonunda aldığım ama "dolu kafa sendromu"ndan okuyamadığım Kuyruklı Yıldız Altında Bir İzdivaç'a başlayayım dedim.
" Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç / Melek Sanmıştım Şeytanı" adıyla Everest Yayınları'ndan çıkan kitapta:
- Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
- Melek Sanmıştım Şeytanı
- Şehirde Bir Şekavet
- Allah Gönlüne Göre Versin
- Misafir
- Dağların Şenliği
- Ahlak Humması
- Asansör
Uzun zamandır hikaye de okumadığımda Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç bende kadim bir dostla karşılaşmış hissi uyandırdı. Günümüzde roman vitrinlerde ne kadar çok boy gösterse de, kısa ve öz öykü yazıcılığının daha zor ve usta işi olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Kitap sekiz öyküden oluşuyor, yalnız ilk iki öykü daha kapsamlı bir içeriğe sahp.
Her öyküden kısa kısa bahsedeceğim :
- Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç: Dünyaya çarpması beklenen Halley kuyruklu yıldız bu felakete yol açmaz ama içinden deniz geçen şehirde epey bir çalkantıya neden olur. Kahramanımız devrin anti-feministleriden İrfan Galip'in kadınlara kin dolu yaklaşımı nedeniyle onları Halley hakkında korkutmak için verdiği konferanslar İstanbul kadın ahalisinin ayrıntılı tahlilini sunarken, her ne kadar kadın düşmanı tavır sergilese de mektupla konuştuğu bir kadına tutulan İrfan Galip'in mektuplarında İstanbul aydın ahalisini seyrediyoruz. Mizahi bir anlatıma sahip olan kitap bilimsel bilgiler de barındırıyor ve yazarın önsöz-sonsözüyle yayına sunulmuş. Özellikle mahalledeki kadın diyologları çok başarılı.
- Melek Sanmıştım Şeytanı: İç güveysi Hüsnü'nün "evlilik denen tekdüzelik"ten sıkılıp evin hizmetçisiyle yaptığı kaçamak ve bunun sonucunda yaşadığı olaylar çerçevesinde bir öykü. Aldatma unsurunu kadın ve erkek yönleriyle inceleyen H.R. Gürpınar adeta ustalığını sergilemiş.
- Allah Gönlüne Göre Versin: Zengin-fakir uçurumunu gösteren hikaye bize kıssadan hisse sunuyor.
- Şehirde Bir Şekavet: I.Dünya Savaşı yıllarında devlet denetiminin ortadan kalkmaasıyla sıradan halkın yaşadığı acılardan yalnızca birini anlatan bir hikaye.
- Misafir: Günümüzde de aynen yaşanan misafir - evsahibi ilişkisini "ağlanacak halimize gülüyoruz" tarzıyla anlatıyor.
- Dağların Şenliği: Yazarın hayvan sevgisinden yola çıkıp, insanın hayvani yönlerini anlatıyor.
- Ahlak Humması: Aşk-ı Memnu, Sözde Kızlar ve daha nice romanda olan olayların nedenini aldatan ve aldatılan bir kadının tespitleriyle gözler önüne seriyor.
- Asansör: Efendi - hizmetçi sistemini eleştiren, bir hizmetçinin gözünden yaşadığı zorlukları anlatan, zenginin her daim zengin, fakirin her daim fakir olduğunu gösteren bir hikaye. İsmini aldığı asansör olayı ise okunmalı, buruk bir gülümsemeyle...
Elimden geldiğince sizi hikayeler hakkında bir fikir sahibi yapmaya çalıştım. Eğer sizinde dikkatinizi çektiyse her hikaye toplumsal bir sorunukonu ediniyor. Bir başka ayrıntıysa H.R. Gürpınar'ın her hikayenin arka planınına ince ince işlediği kadın-erkek eşitliği. H.R. Gürpınar kitaplarındanki ilk deneyimimin sonucu şu: H.R. Gürpınar halkın içinden bir yazar. Bizi bize bizle bizce anlatıyor. ( Öyle bakmayın bu tumturaklı ifadeyi fazlasıyla hak ediyor... )
Everest Yayınları kitabı gençler için sadeeleştirerel basmış. Sadeleştirmenin doğruluğu tartışılır. Kitaba ilginin artması açısından iyi bir hamle olabilir ama sanatsal dile sıra gelince, uygulamanın artıları kadar eksileri de ortaya çıkıyor.
Kuyruklu Yıldız Altında bir İzdivaç sadeleştirlmesine rağmen güçlü bir anlatım özelliğine sahip. Şaheserinden dolayı Hüseyin Rahmi Gürpınar'ı sonsuz saygı ve takdirle anıyoruz.
Kapak tasarımı hoş ve sade. Zaten kendini kanıtlamış kitap statüsüne girdiğinden kapak tasarımının o kadar da önemli olduğunu zannetmiyorum.
Bu arada Halley Kuyrukluyıldızı'nın 1910 yılında çekilmiş bir fotoğrafını vermeden geçemeyeceğim. O olmasaydı bu hikaye olmayabilirdi, teşekkürler Halley :)
Usta Türk Edebiyatı yazarlarımıza puan vermiyorum, onlar puanların katbekat fazlasına layık.
Edebiyatla kalın.
Kubilay
4 yorum:
Hüseyin Rahmi Gürpınar ilk halk romancımız... Türk edebiyatı ilk kez onunla mahalle edebiyatına tanık oldu:))
Bir çok hikayesinin de filmlere konu olmasının nedeni bu kadar bizden yazabilmesidir zaten... Uuzn zamandır ben de okumadım... Eski Türk klasiklerinden... daha doğrusu hemen hemen hepsini okumuşumdur da , ara ara hatırlamak gerek... Mesela ev de Huzur var... çok yakında dizi olacakmış... bir an önce yeniden okumalı...
Dediğim ve dediğiniz gibi gerçekten bizden biri. Beni asıl şaşırtan yıllar geçmesine rağmen o devrin birçok sorunun hâlâ yerli yerinde durması. Üzücü bir gerçek.
(Bu arada soyadlardan karışıklık oldu galiba, Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın)
Bol kitaplı günler dilerim değerli arkadaşım!
Huzur derken eski Türk klasiklerini kast etmiştim:))) Çok yakında o da dizi oluyormuş da...
Ufak bir yanlış anlaşılma oldu galiba :) Kendi adıma özür dilerim.
Yorum Gönder