15 Eylül 2010 Çarşamba

Limon Ağacı - SANDY TOLAN


Kitap, uzun süredir elimdeydi. Yıl boyunca başucumda en uzun kalan kitap oldu Limon Ağacı. Hızla geçebilirdim sayfalarını ama sindire sindire okunmayı hak ediyordu her satırı.

Limon Ağacı, konumumuzdan dolayı fazlasıyla içli dışlı olduğumuz bir konuyu ele alıyor. Yıllardır süregelen İsrail - Filistin anlaşmazlıkları. Romandan ziyade, keyifli bir tarih kitabı. İsrail ve Filistin'in ortak tarihini - en başından günümüze kadar - tüm ayrıntılarıyla anlatan Limon Ağacı karakterlere de sahip. İki ana karakterin - Dalia ve Beşir- etrafında gelişen olaylar tarihin paralel akışında farklı görüşleri ortaya koyarak "objektif vakanüvisliği" sağlıyor.

Karakterler son bölümlere kadar geri plandayken, son bölümlerde iyiden iyiye arz-ı endam eyliyorlar.

Dramatik öykümüz, Avrupa'da mülteci hayatı yaşayan Yahudilerin kutsal addettikleri topraklara dönüşüyle, sayısız insanın evlerinden uzakta mülteci hayatı yaşamalarına neden olmalarıyla başlıyor. Beşir'in babası Ahmed Hairi'nin elleriyle inşa ettikleri evden sürülmeleri ve Dalia'nın da içinde bulunduğu Eşkenazi ailesinin buraya yerleşmesi daha sonra yaşanacak olaylar için kilit nokta.

İki aileye de ev sahipliği yapmış, bahçesinde "Limon Ağacı" bulunan ev işte burası...


Filistin ve İsrail arasındaki problemin başlangıcı ne olursa olsun, problemin devamı hoşgörüsüzlükten kaynaklanıyor. Peki bu insanlar nefret dolu mu, ki hoşgörü göstermiyor? İşte kitabın en önemli özelliği bu nokta: İki tarafın gözünden de olaylara bakabiliyoruz, böylece olaya tarafsız yaklaşabiliyoruz. Ve görünen o ki iki taraf da haklı. Ve iki taraf da haksız. Köprüde karşılaşmış iki keçi durumu bir nevi. Düzelmesi zor, yıllar geçiyor ama düzelmiyor görüyoruz ki. Halk hoşgörü gösterse devlet soğuk bakıyır, devlet hoşgörü gösterse halk karşı çıkıyor. Yaşanan acılara bakacak olursak bu davranışlar sıradışı değil:

"Beşir, Dalia'nın "Sanırım sen küçükken evi terk etmiştiniz. Belki de bizim geldiğimiz yıl," dediğini hatırlıyordu. Beşir bağırmak istiyordu, Biz evi terk etmedik! Siz bizi çıkmamız için zorladınız. "

"Dalia yıllar sonra "Ve ben onların bir mabette yürür gibi, sessizlik içinde yürüdüklerini hissediyordum." diye hatırlayacaktı. " Ve her bir adım onlar için o kadar çok şey ifade ediyordu ki."

" "Eğer altınımız varsa bizimle yanar" dedi babası. Susannah bunun ne demek olduğunu biliyordu. Babası Nazi Almanyası'nda duyduğu hikayeleri ona anlatıyordu."

" Mati ağlıyordu. ... Arkadaşına garip bir şekilde bakıyordu: "Polonya'dan bir kalıp sabun alırsan, lütfen yüzünü yıka. Büyük bir olasılıkla benden yapılmış bir sabun olacaktır. Ve böylece ben de yüzüne bir kez daha dokunabileceğim." "

Her okuyuşta içimizi acıtacak satırlardan birkaçı bunlar. Düşünün ki, okuyunca hayretlere düşeceğiniz satırlar yaşanmış! En can alıcı noktalardan biri de bu. Tamamen gerçek bir hikaye bu. Olayları bir yana bırakın, kişiler de gerçek. İnternette ufak bir araştırmayla Dalia'yı da Beşir'i de yaşlanmış halleriyle buldum:


Dalia Eşkenazi ve Beşir Hairi
 Her insan okuduğu kitabın karakterlerinin gerçek olmasını ister - ya da en azından ben - Limon Ağacı'nda hayale gerek yok ve bu beni fazlasıyla cezbeden yönü.

İlk başlarda daha yavaş olan okuma hızım ilerleyen bölümlerde daha arttı. Az çok bildiğimiz, yakn tarihi okumak benim için daha rahat. Hiç bilmediğim bir tarih daha zor geldi tabii. Limon Ağacı bir anlamda da milat oldu benim için. İsrail - Filistin hakkında aklıma bile gelmeyecek o kadar çok bilgi edindim ki. Kendimi geliştirdim bu bakımdan.

Kitapta bulunan olaylar hakkında geniş bilgi vermiyorum çünkü kitap koskoca bir tarihi anlatıyor. Hakkında kitaplar yazılmış bir tarihi özetle anlatmak kanaatimce gereksiz bir çabadan ibaret. Filistin ve İsrail tarihi her zaman dumanı üstünde güncelliğini koruyan bir konu ve herkesin tarafsız anlatımından dolayı Limon Ağacı'nı okuyarak bilgi edinmesini tavsiye ediyorum.

Dalia'nın şu sözleri ise bu topraklardaki barışın simgesi âdeta:

Dalia

"Çocukluk anılarımız trajik bir biçimde kesişti. Eğer bu trajediyi ortak bir lütufa dönüştürme yolunu bulamazsak, geçmişe  takılmamız geleceği yok edecek. Sonra başka bir neslin mutlu çocukluğunu çalacağız ve kutsal olmayan bir neden için bunu kabusa çevireceğiz. Senin ve Tanrı'nın yardımıyla çocuklarımızın bu kutsal toprakların güzelliği ve cömertliği içinde rahat olmaları için dua ediyorum."

Filisitn - İsrail anlaşmazlığı çözülmese de, Dalia ve Beşir'in Ramla'daki evi " Açık Ev" adıyla Arap ve Yahudi çocuklara yuva olarak açması karanlığa bir meşale yakıyor âdeta.


Açık Ev. İnternet sitesinden ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz. Site İngilizce, Arapça ve İbranice hazırlanmış.

Kitap, limon ağacının 1998'de ölmesinin ardından 2005'te yaşanan olayla barışın simgesi haline gelmesini anlatıyor son olarak. Dalia, Arap ve Yahudi çocuklarla beraber yeni bir limon fidanı dikiyor, Limon Ağacı'nın kökünün yanına :

"Bu anıları yok etmeden takdis etmeydi. Eski tarihten bir şeyler büyüyordu. "

Sandy Tolan, geçmişi unutmanın mümkün olmadığını, geçmişin yanında bir umut ışığının filizlenmesinin en iyi olacağını, Dalia'nın yaşadığı  bu olayla gözler önüne seriyor ve en doğrusunu yapıyor. Geçmişten tamamen kopmadan yeni ve mutlu bir güne yelken açmanın güzelliği...

Sandy Tolan, gerçekten çok güzel bir hikaye yakalamış. Kitabı " olduran isimlerden" Dalia ve Beşir'e de teşekkürlerini sunmayı ihmal etmiyor zaten. Şükran. Toda roba.

Velhasıl kelam, Limon Ağacı umutsuzluğun içindeki umudun öyküsü. Roman gibi bir tekniğe sahip olmaması tek dezavantajı. Ama bu stilde yazılması tarafsızlığı koruma açısından önemli. Tüm bu nedenlerden ötürü Limon Ağacı'na zaman ayırın. Çünkü bu acı veren güzel öykü okunmayı ve bilinmeyi hak ediyor.

Sandy Tolan'ın araştırmacı kimliğinden dolayı tebrik etmeden geçemeyeceğim. Pegasus Yayınları'na da koca bir alkış, son dönemde seçtiği kitaplar piyasaya damgasını vurdu.

Limon Ağacı'nı okuyun. İçinizde sevgi ve umut tohumlarının yeşerdiğini göreceksiniz. Ve uzun süre unutamayacaksınız.

Filistin'e ve İsrail'e barışın hüküm sürdüğü, çocukların şen kahkahalarının her tarafı kapladığı, limon çiçeği kokusunun kucakladığı günler dileğiyle...

Puan: Roman olmaması dezavantajına rağmen, bence umudun öyküsü 5 üzerinden 5'i hak ediyor.

"Bu büyüleyici kitap bir ülkede bitip tükenmeyen merhamet, ıstırap ve umudun resim gibi dokunmuş halidir. Bugüne kadar dünyada en acımasızca tartışılan ve en yoğun irdelenen İsrail-Filistin anlaşmazlığının insani boyutlarını çok az kitap bu kadar dürüst ve detaylı bir şekilde ortaya koymuştur. Bu acı verecek kadar güzel öykü, kitap bittikten sonra bile insanın aklında kalmaya devam ediyor."
—ELİF ŞAFAK, Edebiyatçı-Yazar


Edebiyatla kalın... Ve de umutla...

12 yorum:

laleninbahcesi dedi ki...

Sevgili Kontrast, benim kızım yıılrca bir Musevi okulunda öğretmenlik yaptı... Biz o yüzden İsrail- Filistin olayını biraz daha içerden yaşadık. Her olaydan sonra bizler her iki taraf içinde çok ama çok üzüldük... Dileğim aynı coğrafyada yaşamaktan başka çaresi olmayan bu iki millet , birlikte yaşamanın çaresini bulur bir gün...
Limon Ağacı çok fazla bilgi yüklemesi olduğu için ara verdiğim bir kitap... Bir belge kitap olarak çok güzel... yoksa o isimler o tarihler akılda kalmadıktan sonra ...

Sevgiler sana

sarkaç dedi ki...

Clezio'nun Göçmen Yıldız'ını da ben size önereyim. Benzer konuda bir konuda roman okumak isterseniz.

Kontrast dedi ki...

Sevgili laleninbahçesi!

Kızın ne kadar da şanslıymış. Ben,farklı kültürlerle iç içe zaman geçirmek isterim bazen. Dilerim ona şans hayat boyu gülsün :)
Haklısın her şey aklında kalamıyor insanın ama her an açıp bakabileceğin bir Limon Ağacı var ne de olsa :)

Sevgili sarkaç,

Kitabı not ettim listeme. Can Yayınları'ndan çıkmış ufak bir araştırdım. Tavsiyelerini eksik etme :)

Teşekkürler...

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Daha önce yazmıştım, bu kitabı merak ettiğimi, yazdıklarını okuyunca anladım ki, meraka değer.
İlk fırsatta!...
:)

Kontrast dedi ki...

Ekmekçikız! Yazdıklarımı beğendiğine çok sevindim. Okuduktan sonra yorumlarını sabırsızlıkla bekliyorum.

Mutlu günler...

Fulyanna dedi ki...

Kitabı ablam almış biraz sonra başlıcam çayımın ısınmasını bekliyorum da :)

Kitap hakkında kitap sitelerindeki yorumlara baktım da pek çok kişi sıkılmış,çeviri kötü diyorlar o nedenle biraz önyargı ile başlıyorum ben de bakalım ama sizin görüşleriniz o kadar kötü yorumdan sonra iyi geldi :)

YELDA dedi ki...

Gazetelerden,internetten ve kitapçılardan bu kitabın hem tarihsel bir yönünün olması hemde gerçekliği yansıtması açısından ilgimi çekmişti inşaallah birgün okuyacağım yani sıra onada gelecek demek istemiştim.Çünkü sayısını hatırlayamadığım bir kütüphane dolusu kitabım var ve bitmeden yenilerini almak gibide bir huyum. Bende kitapları dokunarak,koklayarak,hissederek okumak isteyenlerdenim ve evet kitap benim olmalı , ödünç alıp ta getirmeyen arkadaşlarımın başının etini yerim:) Bugün tanıştım sitenizle ve bundan sonrada takipçiniz olacağım. Bende blogumda okumakta olduğum kitapların tanıtımını yapıyorum.Okumak, öğrenmek, keşfetmek limiti yok, yaşı yok.. Hayat devam ettiği sürece öğrenecek ve öğretecek çok şeyimiz var...

gonca keskin dedi ki...

merhaba , bu kitap listemdeydi ama bir türlü sıra gelmedi.
Şimdi elimdeki kitap bitmişken ve okumaya susamışken, hele de yorumlarınızı okuduktan sonra kesinlikle okumalıyım dedim.
Paylaşımınız için teşekkürler .

laleninbahcesi dedi ki...

sevgili kontrast nerelerdesin...

Minelse dedi ki...

Yıl 2014. 3 yıldır kitaplığımda okunmayı bekleyen kitaba bu ay nihayet başladım. Yarıyı geçtim sayılır. Bir de internette araştırayım dedim. Ve size rastladım. Bir de http://ayseninkitapkulubu.blogspot.com.tr/ de rastladım.

Evet tıpkı okuyan diğer yorumcular gibi ben de çevirmenin kötü çevirileri yüzünden ilk başlarda çok zorlandım. Normalde böyle kötü çeviri kitaplarını okumadan yarıda bırakırım. Ancak tekrar en başa dönüp ilk sayfadan itibaren önsözü okuyunca bunun bir roman değil bir tarih kitabı olduğunu gördüm. Yazar uzun araştırmalar, belgeler, röportajlar sonucunda kendinden eklemeler yapmadan yazdığı bir eser oluşturmuş. Haliyle karışık bil dil anlatımına yol açmış. Çevirmenin de bu durumda çok profesyonel olması gerekir ki tam olarak çevirebilsin. Bazen bir cümleyi 3-5 kez okuduğum ve ne demek istiyor diye düşündüğüm bile olduydu. Ama bu durumu kavradıktan sonra bazı cümlelerin belgelerden olduğu gibi alındığını, üzerinde en ufak bir değişiklik yapılmadan kitaba aktarıldığının bilincinde okumaya devam ettim. Artık çevirmenin diline takılmadan daha rahat okuyorum. Çünkü gerçekten geçmişi ve geleceği, Ortadoğu yu Avrupa yı, Osmanlı yı, Hitler i, Balkanlar ı, Amerika yı, Mısır ı, Ukrayna yı kısacası yüzyıllar öncesinden kurulan kurgunun nasıl işlediğini ve günümüzde de işlemekte olduğunu çok güzel gözler önüne seriyor. Teşekkürler SANDY TOLAN. Teşekkürler PEGASUS YAYINLARI

Unknown dedi ki...

Evet Sandy Tolan guzel bir kitap yazmis. Cevirmen yaptigi felaket kotu cevirisiyle kitabi rezil etmis. Hangi redaktor bu kitabi bu ceviriyle basmaya razi olmus cok merak ediyorum.

Yazara buyuk haksizlik yapilmis, okuyucuya da buyuk hakaret edilmis bence

Adsız dedi ki...

Objektif yaklaşım. Her ne kadar batının yahudilere destek olduğu algısı toplumumuzda ve coğrafyamızda hakim olsada 1945-1950 ve sonrası yıllar ve ayrıca bu kitapda ki detaylar durumun o sekilde olmadığını göstermekte.
Çeviri çok kötü. Bu kitap dahil geçmiş araştırmalarım ve hayattaki konu hakkında ki izleninlerin bu sorunun insanlık var olduğu sürece devam edeceğidir ne yazık ki.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...