"Elif Şafak'ın Baba ve Piç adlı kitabını okudunuz mu? Okuyun. Üzerine çok yazıldığı için çok kısadan söyleyeceğim: Farklı katmanları, farklı okumaları, farklı çağrışımlar keşfetmek için okuyun. Türkçenin sonsuz zenginliğini, Elif Şafak'ın dil oyunlarını, dille oynamasını, dili uçurmasını, cinsiyetçiliğe meydan okuyan dil "hınzırlıkları"nı keşfedip, tadını çıkarmak için okuyun. Unutmak, anımsamak, anılar, suskunluklar, sırlar, gerçekler, isyanlar ve boyun eğmeler, kaçışlar ve arayışlar üzerine, bizi bize anlatan enfes bir roman olduğu için okuyun."
-Zeynep Orak, Cumhuriyet
Merak peşimi bırrakmıyor şu sıralar. "Bir daha hiçbir kitapla ilgili yorumlar okunmayacak" diyorum ama nafile... En iyisi şu sarı kağıtlardan bilgisayarın üzerine yapıştırmayalım.
Ne mi oldu diyorsunuz, haşmetmeabım? Kitap hakkında yorumları okurken az kalsın kitabın sonu avam tabirle "zart" diye çıkıverdi önüme, aman demeye kalmadan gözlerim bakkaldan şeker aşıran çocuklar gibi birkaç kelimeyi arakladı. Neyse ki sadece ipuçlarını yakalamıştılar, sonunu görememeştim Allah'a şükürler olsun. Kitapların sonu ortalıkta dolanmamalı bence, kitabın sonundaki meçhuliyet kitabı kitap yapan unsurlardan biri kanaatimce. İnternet denilen "bilgi süpürgesi" olduktan varken mümkünatı yok bunun... O zaman yapacağınız tek şey benim gibi tuzağa düşmemek için kitap yorumlarına bakmayın kitabı bitirene kadar...
Okuduğum yorumlardan hemen hemen hepsi siyasi açıdan yapılmış yorumlar. Hele Elif Şafak'a yapılan linç istemi kanımı dondurdu. İnsanların bir fikir eserine böyle muamele yapması. Oysa bir kitap edebi açıdan tartışılmalı, Elif Şafak'ın isteği de bu yönde zaten.
Kitap Zeliha karakteriyle başlıyor. Zeliha kitabın en güçlü ve bir o kadar da zayıf karakteri. Tüm duyguları da bu zıtlıktan mürekkep. Zeliha'nın kürtaja gitmesi ama çoçuğu aldıramasıyla kitabımızın "piç"inin macerası da başlıyor.
Kitapta erkek karakter az, olanlarda pek güçlü karakterler değil. Birçok yabancı yazarın da dediği gibi bir kadın romanı Baba ve Piç.
Kitabımız karakterleri iki ana aileden geliyor. Türk Kazancı ve Ermeni Çakmakçiyan ailesi. Kazancılardan başlıyarak karakterlere bir göz atalım.
Kazancı ailesi "erkek"leri lanetli bir aile. Tek bir erkek var o da Amerika'da. İstanbul'da köşkte yaşayan Kazancı'ların üyeleri asi, dişil, çılgın Zeliha; psikolojik problemleri olan, Zeliha'nın deyimiyle "kaçık", biz de Yaprak Dökümü'nün Leyla'sına tekabül eden Feride; yaşadığı onca olayın hıncını ailesinde ve öğrencilerinden çıkaran Cevriye; ve benim en sevdiğim karakter Banu - Elif Şafak kitaplarının kadrolu mistik hanımlarından. ( Pinhan - Kevser Nine, Şehrin Aynaları - Yaşlı...) -, pek tanıyamadığımız Gülsüm Nine, iki ailenin kaderinin kesişim noktasında yer alan Cicianne, köşkün en genci, kitabın "piç"i, hem annesi gibi olan hem de olmayan Asya.
Çakmakçiyan ailesinin sakinleri kitabın en ilginç karakterlerinden ve Cicianne gibi iki ailenin kaderini kesiştiren noktada Şuşan Nine;güleç ve tombul Yervant Dayı; Kazancı ailesinin teyzelerinin burdaki karşılığı Surpun, Zaruhi ve Varsenig Hala; Armanuş'un babası Barsam. Hepsi Ermeni Diyasporası'ndan. San Fransisco'da yaşıyorlar.
O sırada Arizona'da yaşayan Barsam'dan ayrılmış Rose ve Kazancı ailesinin problemli çocuğu Mustafa; Rose ve Barman'ın kızı , köklerini arayan Armanuş (Amy), Zeliha Teyze'nin sevgilisi Türk- Ermeni Aram diğer karakterler.
Kitabın olay örgüsü, birbiriyle iç içe , adeta bir iğne oyası gibi işlenmiş. Rose'un ilginç hayatı, Mustafa'yla evlilikleri, Asya'nın geçmişi unutma isteği ve gelgitleri, Kafe Kundera maceraları, Çakmakçiyanların geçmişe bağlılığı , Kazancıların geçmişi unutma istekleri, Banu Teyze'nin 40 günlük çilesi, falcılığa başlaması, Şekerşerbet Hanım ve Ağulu Bey adlı iki cini, Armanuş'un köklerini armak için Türkiye'ye gelişi, siyasi tartışmların geçtiği "Anuş Ağacı" adlı online sohbet odası, geçmişe dönüşler, 1915 olayları, iki ailenin geçmişi, nar broşun sırrı, kitabın gizemli ve bir o kadar da şaşırtıcı sonu karşılaşacağınız bazı olaylardan kesitler.
Aynı zamanda "çok lezzetli" bir kitap hakikaten :) Her bölümün başlığı bir yiyecek ismi. İlk başlarda anlayamasamda, sonlara doğru aşureyi oluşturan malzemeler olduğunu anladım. Aşure; kardeşliği, birliği, geleceğe umutla bakmayı simgeliyor, kitabımızın mesajı da bu zaten. Son malzeme ise gayet ilginç : Potasyum siyanid. Merak ediyorsanız Baba ve Piç sizi bekliyor... Diğer bir ayrıntı ise çoğu bölümün sofralarda geçmesi. Bu lezzetli romanda Osmanlı Mutfağı'ndan, Amerikan fast-food'larına ve füzyon mutfağına kadar her şeyi bulabilirsiniz. Elif Şafak'ın kahvaltı betimlemeleriyse "iştah açıcı". Diyetteyseniz kitabı okumanızı tavsiye etmem :) Kitaptan sonra canım bol tarçınlı bir sütlaç çekti ve hala çekiyor :)
Kitabın bir diğer önemli mesajı hiçbir olayın tesadüf olmadığı ve geçmişin geleceği yönlendirmesi üzerine. Doğru tespit yalnız Çakmakçiyanlar gibi geçmişe saplı kalmak, Asya gibi geçmişe sünger çekip yalnız geleceğe bakmak da yanlış. Ortasında bir yerlerde bulunmak en doğrusu bence. Ne demişler efendim : "Azı karar, çoğu zarar..."
Geçmiş tasvirleri de çok başarılı. Elif Şafak betimlemelerine İstanbul betimlemesini de ekliyerek bu konuda ustalığını kanıtlıyor.
"İstanbul'a ilişkin tasvirler birçok kişiyi şehre çekecek türden."
-Patricia Corrigan, St. Louis Post - Dispatch
İstanbullu Kadınların El Kitabından Feraset Kuralları, Asya'nın Şahsi Nihilizm Manifestosu, cinsiyetçiliği meydan okuyan hınzır bölümleri kitabımızı zenginleştiren diğer ufak detaylar...
Kitabın eski kapağı içeriğini yansıtıyordu ama benim de elimde olan yeni kapak da gayet başarılı bir illüstrasyon, insanı içine çeken bir gizemi var.
Her zamanki gibi muhteşem yazar Elif Şafak'a ve Doğan Kitap'a teşekkürlerimi sunarım.
Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Hem edebi hem içerik açısından doyurucu ve lezzetli.
"Zengin ve doyurucu... Tarihin üzerimizdeki etkisini, geçmişin bugünü nasıl kontrol edebileceğiniz gösteren capcanlı bir anlatı. Şafak'ın anlatısı detaylar ve zekici tasvirler açısınıdan çok zengin."
-Moira McDonald, The Seattle Times
Puan : 5 üzerinden 5.
5 yorum:
kitabı en sansosyonel olduğu döneminde okumuştum ve çok beğenmiştim ... keşke bulabilsem okuduğum zaman ki yazdıklarımı... yazılarıma etiket koymaya bile üşenen bir insan modeli olmanın zararları :)))
Her zaman ortalık sakinleşince okurum :) Bu çok gecikti ama... O zamanlar pek ilgili değildim . Sonradan keşfettim Elif Şafak'ın değerli hazinelerini... Üşengeçlik bende de var. Etiketlemekten gocunuyorum desek yeridir. Yeni yazınızı okuyacağım şimdi. Yorumunuz için teşekkürler :)
elif şafak... üzgünüm ama ben hala aşk'ta kaldım...devamı daha gelmedi ama okuyacağım...gerçekten senin sayende şeke geldim diyebilirim...:)
Elif Şafal büyüsüne kendini bir kaptırdın mı kurtulması zordur...
kapagını çevirip ilk sayfayı okudugumda bu ne böyle demiştim ama sayfalar ilerledikçe içine alıp götürdü beni.elif safagın aşk kitabınıda okumustum ve bayılmıstim baba ve piçte öyle sırada iskender var büyük bir heycanlaonu okuyacagım...
Yorum Gönder