26 Şubat 2016 Cuma

2016 Oscar Maratonu: En İyi Kadın Oyuncu

Beş Kadın, Beş Hayat

2016 Oscar'larının en heyecanlı kategorilerinden biri de elbette ki En İyi Kadın Oyuncu. Öncelikle hayal kırıklığımı belirtmem gerek. Akademi'nin senenin en özel filmlerinden Suffragette'i görmezden gelmesi Carey Mulligan'ın da bu dalda aday olamamasına yol açmış durumda. Aynı durum Freeheld filmiyle Julianne Moore'un aday gösterilmemesi için de geçerli (Belki geçen sene Oscar'ı kucaklamış olması Moore'un bu durumunu görece kabul edilebilir hale getiriyor.)

Sitemimiz bir kenarda dursun, biz beş harika oyuncumuza mercek tutalım:

  • Cate Blanchett: Halihazırda biri 2014 yılında Blue Jasmine'le aldığı En İyi Kadın Oyuncu olmak üzere iki Oscar ödüllü Cate Blanchett bu sene Carol filmindeki Carol Aird rolüyle kategoriye aday. Tescilli bir oyuncu olan Blanchett, Carol'daki sade ama etkileyici performansıyla senenin öne çıkan karakterlerinden birine hayat veriyor. 1950'lerin Amerika'sında lezbiyen bir aşkı anlatan Carol, Akademi'nin radarına epeyce girmiş bir yapım. Sinematografik açıdan oldukça kuvvetli olan yapıma temel kuvveti Blanchett'ın oyunculuğu ve karakterin değişimini yansıtmadaki başarısı veriyor. Bahisler söz konusu olunca ise heykelciğe en uzak isim.
 
  • Jennifer Lawrence: Akademi'nin gözdelerinden Lawrence genç yaşına rağmen şimdiye kadar bu dalda (bu sene hariç) üç adaylığı ve bir kez de heykele uzanması ile (Silver Linings Playbook'daki rolüyle) dikkat çekiyor. Bu sene ise Joy filminin starı kendileri. Joy senaryo bakımından çok güçlü ve sıradışı olmasa da -ki zaten film başka hiçbir dalda aday değil- Lawrence performansıyla filmi kurtarıyor diyebiliriz. Alıştığı yönetmenler ve oyuncularla güvenli sularda yüzme şansı elde etmesinin avantajını da cebine koyarak "Bu benim filmim!" diyor Joy'da. Olumsuzluklar ve engeller içinde bir kadının kendi ayakları üzerinde durmasını anlatan Joy maalesef ki Lawrence'i daha da uçurabilecekken aşağı çekiyor. Son tahlilde Jennifer Lawrence çığır açmıyor ama bildiğimiz haliyle kendini ispatlıyor. Heykelciği alması sürpriz olur. 
 
  • Charlotte Rampling: Senenin en özel ve kişisel olarak en sevdiğim filmlerinden olan 45 Years'ın kraliçesi karşımızda. Filmin havasını iliklerimize kadar hissetmemize sebep olan Rampling, belki de tüm zamanların en rahat empati yapılacak karakterini yaratma başarısıyla ayakta alkışlanmayı hak ediyor. Kulaklarımızda "Smoke Gets In Your Eyes"la izliyoruz kendisini, hayatı, gençliği, zamanı, aşkı, yalnızlığı sorguluyoruz. Alice Munro hikayesinden çıkmış havasıyla Rampling belki ama 45 Years'taki rolüyle Oscar'ı alamayacak ama unutulmazlardan olacağı kesin. 
 
  • Saoirse Ronan: Atonement (2007) filmiyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında adaylığı olan Ronan bu sene Brooklyn filmindeki Eilis rolüyle En İyi Kadın Oyuncu dalında aday. En son kendisini Büyük Budapeşte Oteli'nde izlemiştik. Ronan, Lawrence'le birlikte kategorinin en genç adayı. Peki bu sene şansı ne? Brooklyn'i adeta "üstlenen" Ronan'ın oyunculuğu başarılı, karakterinin ruh hallerini izleyiciye rahatça yansıtabiliyor. Yeterince sıradışı olduğu konusunda şüphelerimiz olsa da bir filmi alıp götürecek konumda olma şansı adaylığının sırrını açıklıyor. Kazanma ihtimali önceki üç adaya göre bir adım daha önde. 
 
  • Brie Larson: Senenin en sıradışı filmi Room'un merkezi Brie Larson bu senenin en güçlü adayı. Daracık bir odada çocuk oyuncu Jacob Tremblay'le gösterdiği performans gerçekten göz dolduruyor. Sağlam hikayeyi her anlamda kullanmayı başaran Larson, duygusal açıdan izleyiciyi inandırma konusunda bir saniye bile problem yaşamıyor. Adeta bir film değil, o sırada yaşanmakta olan bir gerçeklik izlenimi veren oyunculuğu ile Larson Hollywood'a yeni bir kan. Altın Küre ve BAFTA'dan da zaferle ayrılan oyuncu heykelciğe kavuşmak üzere diyebiliriz.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...