6 Kasım 2011 Pazar

Yol Hâli...



Yolculuk... Gitmek bir yerlere, görmek insanları; ruhları, hayalleri seyre dalabilmek. Gönlünün penceresini ardına dek açmak, esen rüzgarla dans edebilmek. Korkmamak. Kaybolmaktan değil de, kendini bulmaktan korkmamak. Çünkü yolculuğun ekşimtırak mayasının muhteviyatıdır kendini bulmak. Çıkacaksan yolculuğa - ister Kaf Dağı'nın ardına, ister Yeni Dünya'ya - dünya gezginlerinin ilk kuralını kabul etmek zorundasın: Nereye gidersen git, aslolan kalbine yaptığın yolculuktur.


Yolculuklar değiştirir insanları; alır silkeler, dip köşe tertemiz olursun. Belki de bu yüzden bu kadar çok istiyorum yollara düşmeyi ben. Kendimi en saf halimle görebilmek için. Uzun uzun düşünebilmek için. Kalabalıklar arasında kendimle baş başa kalabilmek için. Yabancı olmayı, öteki olmayı iliklerime kadar hissedebilmek için.

Bir yere gidebilmek en güzelidir mütereddit ruhlar için. Trenlerle bilhassa. Öyle ruhsuz trenlerle değil, eski ve klasik trenlerle. Sarsıla sarsıla yolculuktur belki de en iyisi. Cam kenarına oturmak, kafanı cama yaslamak. Yol boyu hayaller kurmak. Ne yaptım ben bugüne kadar, ne yapacağım diye düşünmek. Trenin o eski ve asil kokusunu içine çekmek. En iyi trenler eski trenlerdir bu yüzden, yaşanmışlıklar taşır durmadan.. Oradan buraya, kuzeyden güneye, doğudan batıya… Trene binebilsem ve uzun yolculuklara çıkabilsem keşke. Oturduğum yerde şimdiye kadar kimlerin oturduğunu ölesiye merak etsem. Gökyüzüne baksam doya doya, bulutları izlesem, çocukluk alışkanlığıma dönsem, onları benzetsem çiçeğe, kuşa, köpeğe... Sessizliğin tadına varabilsem. Ruhum aydınlasa da, umutla dolabilsem!

En basitinden bir simit alsam şöyle kendime. Yanında sıcacık bir çay. Belki de biraz peynir. Yerken susamları döksem kucağıma, sonra parmaklarımla teker teker toplasam onları. Çayımı ince belli bardakta içsem, sıcacık, dumanı tüte tüte... Hayatımın en güzel yemeği sayarım onları. Ruhun mutluysa zaten, her şey tamamdır zaten. Yediğin yemek bal, içtiğinse gül şerbeti oluverir.

Soğuk olsa hava biraz, kar taneleri hafiften oyuna başlasa gökyüzüne. İzlesem onları, kovalamaca oyunlarını. Yere konarkenki o büyülü anı yaşasam. Örtsem sırtıma bir battaniye, sıcacık ve yumuşacık... Sarsam boynuma bir atkı, arada dişlerimle kemirsem uçlarını, aynı çocukken yaptığım gibi.

Tren garlarında eski püskü bir banka otursam. İnsanları izlesem doya doya. Sarılan iki sevgili görsem karşımda ya da inse trende yaşlı bir teyze ve amca, karşılasa onları torunları, sarılsalar sıkı sıkı. Bir anne bebeğiyle geçse önümden, pembe yelek giymiş bir bebekle. Ha uyudu, ha uyuyacak şimdi. Başı arada düşse annesinin omzuna, kaldırsa sonra aniden, merakla bana baksa. Gülümsesem ona, o da bana bir gülücük atsa.

Gittiğim her yeri doya doya gezsem. Elimden kağıt kalem hiç eksik olmasa. Yazsam olanları, olmayanları. Fotoğraflarını çeksem insanların. Yüzlerindeki sevinci okuyabilsem. Bir dost kazansam oralarda bir yerlerde. Güvenebilsek birbirimizi sınırsızca. Hayat boyu görüşebilsek onunla. Gezerken ayakkabımın tabanına taşlar sıkışsa, toplasam onları. Her biri gittiğim yerden yadigâr. Kart atsam evime her şehirden. Karahindibaları üflesem sağa sola, çimlere uzansam sonra. Gökyüzüne bir de o açıdan baksam. Üstüm başım çimen lekesi olsa. Yağmur yağsa durmaksızın, sırılsıklam olsam. Bir müzik açsam arada, kimseyi aldırmadan dans etsem. Arada ağlayıp mutsuzlukları söküp atsam yüreğimden. Nehirler alıp götürse onları, bir daha getirmemek üzere...

"İnsan memleketini geride bıraktı mı kendinden en az bir parçasını feda etmeye hazır olmalıdır..." der Elif Şafak. Hatırlasam bu kelamı yol boyu. Özlem üzse de bazen, onunla yaşamayı bilsem. Memleketimde bıraktığım kalbimden bir parça küt küt atsa daima. "Yine gel!" dese kendine has ritmiyle. Dönünce geriye evime, sarılsam onunla, yine bütünleşsek ikimiz.

Gezsem doyasıya, yollarda olsam. Hindiba çiçeğin üzerinde dolaşsam her yeri. Mutluluğun kokusunu içime çeksem hep, gülümseyip dursam yol boyu...

Kubilay

***

"Kurban Bayramı'nız kutlu olsun!"

4 yorum:

Bengi Özkan dedi ki...

Aslında her yolculuk kendine çıkar ya, bende yolculuk yapmayı sevenleri kendileriyle yüzleşecek kadar yürekli ve dürüst bulurum.

Yüreğinize sağlık, kolay gelsin.

İyi Bayramlar & Sevgiler

Bengi

hayat izlerim dedi ki...

" Ruhsuz tren " bunu çok sevdim, tren yolculuklarını çok özel bulurum ben de :))
Mutlu bayramlar ...

A-H dedi ki...

uzun zamandir okudugum en guzel yol/yolculuk yazilarindan biriydi! kalemine saglik :)

Adsız dedi ki...

Güzel bir yazı olmuş.
Yollara düşmek güzeldir.
Bence önemli olan hedeften daha çok yolculuğun kendisidir.
Hayatın kendisi de bir yolculuk değil midir?

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...