28 Haziran 2010 Pazartesi

Şehrin Aynaları - ELİF ŞAFAK


"Şafak'ın romanlarının asli merkezi dildir. Sözcükler sıçrayarak, itişip kakışarak, gösteri yaparak, birbiri içine yuvalanarak çerçevenin her bir noktasını doldurur ve adeta bir Bosch tablosundaki figürler gibi, gizliden birbirlerini gözetler.

-The Washington Post


Önyargı. Gerçekten de fena bir alışkanlık. Hani Einstein'in bir kelamı var dostlar : "Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur." Nitekim öyle oluyor. Önyargılarıyla başarılı olanlar var mı orası bir muamma ama beni çoğu zaman yanıltıyor kereta.


Aslında bir kitabı okumadan önce, çoğunlukla internetten kimsenin görüşünü okumam. Bu sefer nasıl olduysa düştüm bu hataya. Kitabın olay örgüsünün dağınıklığından, karakterlerin bize "Fransız" kalmasından dem vuruluyordu. Üstüne üstlük, şubat aylarında başladığım kitabı "sınavlar yüzünden dikkatimi veremediğim" gerekçesiyle bıraktığımdan iyiden iyiye tedirginlik arz-ı endam eyledi.


Her neyse efendim, bu bir Elif Şafak kitabıydı ve insanların görüşlerine bu kadar takılmamalıydım. Ne de olsa ben Pinhan'ı da büyük zevkle okumuş bir insandım.


Yine de kitaba hafif bir tedirginlikle başladım. İspanyolca karakter isimlerinin beni zorlayacağını düşünerek ( önyargı :D) bana her göz kırpan ismi kitabın arkasına yerleştirdiğim ufacık kağıda not ettim. Ne mi oldu efendim? Kağıda bir daha bakma gereği duymadım. Yadırgamadım hiçbir ismi, hepsiyle sanki uzun yıllardır ahbaplığımız vardı. Tüm kitap boyunca aklımda şu cümleler vardı. "Kelimeler büyülüdür. Sadece büyülü mü? Hem de büyücüdür." ( Bknz: Pinhan ) Gerçekten de öyleydi. Kelimelerin işine belli olmazdı...


Bu kadar isimlerden bahsettik şimdi de sıra merakla beklediğiniz karakterlerimizde :)

Alonso Perrez de Herrera; mistik bir insan, ilginç bir öyküsü var, kötü bir karakter kendileri. Adının uzunluğuna aldanmayın, aklına kazınacağına eminim. Tecrübeyle sabittir. Isabel; ilk başlarda ana karakter sandığım, duyguları allak bullak olmuş, "problemli" bir tip. Antonio Pereira; Isabel'in kocası, karısına kitaplardan daha az vakit ayıracak kadar özverili (!). Bir nevi mantık evliliği onlarınki :) Oğulları Andres; zavallı, sevgiden uzak , annesi gibi karmaşık bir halet-i ruhiyeden mürekkep bir yavrucak. Miguel; kitabımızın bir nevi baş kahramanı, biz de "Behlül"e tekabül ediyor. Çok değişik bir karakter, ayrıntılar kitapta ...


Diğer bazı karakterler; Miguel'e platonik aşık Beatriz, oğlu Diego'nun ölümünden sonra küçük Andres'i sahiplenen kaçık bir tip Elena Rodriguez, Miguel'in vasıfsız arkadaşı Rodrigo, merhametli Zişan Kadın, kadim dostlar Haham Yakup ve Şeyh Süleyman Sedef Efendi, zavallı Zülfe... Bir de Yaşlı var ki, beni en derinden etkileyen karakter. Kitabın en güçlü kadın karakteri özellikle "İkizler" bölümünü dikkatle okumanızı tavsiye ederim...


Kitabımızın konusuna gelecek olursak 15. yüzyıl'da Madrid'de başlayıp ( kökleri daha derinde tabii ki ) "Aynalar Şehri" İstanbul'a kadar uzanan macera. Engizisyon mahkemelerinden, Kösem Sultan'a kadar uzanan geniş kapsamlı ve bol karakterli maceramızın mekan çeşitliliği de bir o kadar fazla. Her dinden, dilden, ırktan, ıradan insan var Şehrin Aynaları'nda. Betimlemeleri anlatmaya gerek yok zaten. Elif Şafak gerçekten de harflerle resim yapıyor adeta.


Kitabın ilginç ve yoruma açık sonu, kitabın bazı yerlerinde kimin ağzından söylendiği belli olmayan sözler ( sonunda belli oluyor, ben bile her defasında yanıldım, sürpriz, sürpriz! ), İstanbul betimlemeleri, büyücü kadınlar, cinler, şeytanlar, kehanetler, rüyalar altı çizilmesi gereken ayrıntılar.


Elif Şafak gerçekten de döktürmüş. Yalnız Elif Şafak külliyatına başlamak isteyenler Aşk'la başlamalı, birkaç kitap sonra sıra "Şehrin Aynaları"na gelmeli bence. Sırf önyargıya kapılmasınlar diye. Naçizane fikrim... Ama "Ben bu merhaleyi aşalı çok oldu" diyenlere tam bir edebiyat ziyafeti olduğunu söyleyebilirim.


Kitabımızın kapak tasarımı da çok hoş. ( Meraklısına not: Hussein Chalayan, Wooden Style )


Mükemmel kitabı için Elif Şafak'a, kitabı bize ulaştıran Doğan Kitap'a ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım.


"Aynalar şehrindeyim çünkü ben bir korkağım; ve ne olduğunu bilen her korkak gibi, bu sırrı kendime saklıyorum."


Puan : 5 üzerinde 5...
Kubilay

2 yorum:

laleninbahcesi dedi ki...

Şehrin Aynalarını olumadım ne yazık ki... Sırada okumamı bekleyen kitapları bilseniz şaşarsınız ve büyük bir aç gözlülükle almaya da devam ediyorum... Şimdilik Eylüle kadar kitap almayı yasakladım kendime:)))ama inşalah diyorum tabii...Kitapçıya girince kalp atışları değişen, lunaparka gtmiş çocuk gibi olan biriyim ben o yüzeden elimde bi sürü ilgisiz kitapla çıkabilirim hatta çıkarım çoğu kez...
Sizin gibi bir okurla yolumun keşismesi beni inanılmaz mutlu etti... yeni kitaplarda buluşmak üzere..

Kontrast dedi ki...

Aman Allahım o da neydi ! Blogumu düzenlerken yeni bir yorum olduğunu gördüm :) İçimden inşallah orada "laleninbahcesi dedi ki..." yazısı çıkar diye geçirirken bir de baktım ki kıymetli blogger dostumdan mesaj.
Ben de öyleyim gerçekten. Hatta bu kadar çok para harcadığıma pişman olurum. Bir kitap alırım, öbürü bana melul melul bakar :( Hemen onu da alırım :)Kitapçıda geçirdiğim saatler olur nerdeyse, hatta insanlar ters ters bakmaya başlamıştır...
Bu aralar Baba ve Piç'i okuyorum. Bitirip yorumlarımı hemen sevgili dostlarımla sizlerle paylaşmak istiyorum. Orda da Armanuş karakteri tam bir kitap delisi , bizim gibi :)
Sizin kitap yorumlarınızı da sabırsızlıkla bekliyorum.
Edebiyatla kalın.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...